er-ramḋ ~ اَلرَّمْضُ

Kamus-ı Muhit - الرمض maddesi

اَلرَّمْضُ [er-ramḋ] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Koyunu derisi üzerinde olarak yarıp kızgın taş üzere vazʹ eyledikten sonra üstüne ıssı kül örtmek cihetiyle biryân eylemek maʹnâsınadır ki orman kebâbının bir türlüsüdür; yukâlu: رَمَضَ الشَّاةَ رَمْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَقَّهَا وَعَلَيْهَا جِلْدُهَا وَطَرَحَهَا عَلَى الرَّضْفَةِ وَجَعَلَ فَوْقَهَا الْمَلَّةَ لِتَنْضَجَ Ve koyunu kızgın yerde otlatmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَضَ الْغَنَمَ إِذَا رَعَاهَا فِي الرَّمْضَاءِ Ve temreni yufkaltıp keskinletmek için iki yalçın taş arasına koyup dövmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَضَ النَّصْلَ رَمْضًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا جَعَلَهُ بَيْنَ حَجَرَيْنِ أَمْلَسَيْنِ ثُمَّ دَقَّهُ لِيَرِقَّ

اَلرَّمَضُ [er-ramaḋ] (fethateynle) Güneşin ısısı kuma ve taşa be-gâyet te΄sîr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمِضَتِ الشَّمْسُ رَمَضًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَقَعَتْ عَلَى الرَّمْلِ وَغَيْرِهِ وَقْعًا شَدِيدًا Ve gün ziyâdesiyle ıssı olmak maʹnâsınadır; tekûlu: رَمِضَ يَوْمُنَا رَمَضًا إِذَا اشْتَدَّ حَرُّهُ Ve kızgın yerde yalın yürümekle ayak yanmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمِضَتْ قَدَمُهُ إِذَا احْتَرَقَتْ مِنَ الرَّمْضَاءِ Ve mevâşî pek ıssı vaktte otlamakla ciğerleri yaralanmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمِضَتِ الْغَنَمُ إِذَا رَعَتْ فِي شِدَّةِ الْحَرِّ فَقَرَحَتْ أَكْبَادُهَا

Vankulu Lugatı - الرمض maddesi

اَلرَّمْضُ [er-remḋ] (râ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Güneşin kum üzerine ve gayrı nesne üzerine ziyâde düşmesi. Ve

رَمْضٌ [remḋ] Koyunun derisi üzerinde iken karnın yarıp pişmek için kızmış taş üzerine koyup ıssı kül örtmeğe de derler.

اَلرَّمَضُ [el-remaḋ] (fethateynle) Ziyâde ıssı olmak; yukâlu: رَمِضَ يَوْمُنَا رَمَضًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

رَمَضٌ [remaḋ] Issıdan ayak yanmağa dahi derler; yukâlu: رَمِضَتْ قَدَمُهُ إِذَا احْتَرَقَتْ Ve fi’l-hadîsi: “صَلَاةُ الْأَوَّابِينَ إِذَا رَمِضَتِ الْفِصَالُ مِنَ الضُّحَى” Yaʹnî “Kaçan deve yavrusu güneş ıssısın, duya salât-ı duhâ o vakt olur.” Ve

رَمَضٌ [remaḋ] Koyun ıssıda otlayıp bağrı pişip ciğeri habîs olmağa da derler. Ve

رَمَضٌ [remaḋ] Bir nesneyi iki taşın arasına koyup dövmeğe dahi derler, ince olsun diye, İbnu’s-Sikkît rivâyeti üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı