اَلسَّجُومُ [es-secûm] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلْمِسْجَامُ [el-miscâm] (مِحْرَابٌ [miḩrâb] vezninde) Şol nâkaya denir ki sağılırken paçalarını gerip başını yukarı dikip tutar ola. Ve bu ifrât-ı idrârı mûcibdir; yukâlu: نَاقَةٌ سَجُومٌ وَمِسْجَامٌ إِذَا فَشَّحَتْ رِجْلَيْهَا عِنْدَ الْحَلْبِ وَسَطَعَتْ بِرَأْسِهَا
اَلسُّجُومُ [es-sucûm] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلسِّجَامُ [es-sicâm] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Göz yaşı azca akmak, ʹalâ-kavlin çok akmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَجَمَ الدَّمْعُ سُجُومًا وَسِجَامًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَالَ قَلِيلًا أَوْ كَثِيرًا
اَلسَّجُومُ [es-secûm] (sîn’in fethi ve cîm’in zammı ve meddiyle) Akıtıcı; yukâlu: عَيْنٌ سَجُومٌ
اَلسُّجُومُ [es-sucûm] (zammeteynle) Akmak, seyelân maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı