اَلسُّمُوهُ [es-sumûh] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Seğirtmekte katʹâ yorulmak bilmeyip bir düzeye yel gibi koşup gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَمَهَ الْفَرَسُ سُمُوهًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَرَى جَرْيًا لَا يَعْرِفُ الْإِعْيَاءَ Ve medhûş ve mütehayyir olmak maʹnâsınadır ki seme olmak taʹbîr olunur; zâhiren lisânımızda seme bundandır; yukâlu: سَمَهَ الرَّجُلُ إِذَا دُهِشَ
اَلسُّمُوهُ [es-sumûh] (zammeteynle) At seğirtmesinde yorulmak bilmemek; yukâlu: سَمَهَ الْفَرَسُ يَسْمَهُ سُمُوهًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَرَى جَرْيًا لَا يَعْرِفُ الْإِعْيَاءَ Ve bir kimse medhûş ve mütehayyir olmağa dahi derler; yukâlu: سَمَهَ فُلَانٌ إِذَا دَهِشَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı