اَلسُّنُودُ [es-sunûd] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesneye arka verip dayanmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَنَدَ عَلَيْهِ سُنُودًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا اعْتَمَدَ Ve dağın yukarısına çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَنَدَ فِي الْجَبَلِ إِذَا صَعِدَ Ve bir nesneye yaklaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَنَدَ الرَّجُلُ لِلْخَمْسِينَ إِذَا قَارَبَ لَهَا Ve nâka kuyruğunu kaldırıp sağrısının sağına soluna vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَنَدَ ذَنَبُ النَّاقَةِ إِذَا خَطَرَ فَضَرَبَ قَطَاتَهَا يَمْنَةً وَيَسْرَةً Yaʹnî “Kendi ʹameliyle kuyruğu yukarı kalkıp beri öte vurdu.”
اَلسُّنُودُ [es-sunûd] (zammeteynle) İstinâd maʹnâsına; yukâlu: سَنَدْتُ إِلَى الشَّيْءِ أَسْنُدُ سُنُودًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا اعْتَمَدْتَ عَلَيْهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı