اَلشَّاسِعُ [eş-şâsiʹ] ve
اَلشَّسُوعُ [eş-şesûʹ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Baʹîd maʹnâsınadır. شَسُوعٌ [şesûʹ]un cemʹi شُسُعٌ [şusuʹ] gelir zammeteynle; yukâlu: مَنْزِلٌ شَاسِعٌ وَشَسُوعٌ أَيْ بَعِيدٌ Ve
شَاسِعٌ [şâsiʹ] Ayakkabısının tasması pârelenmiş adama denir; yukâlu: رَجُلٌ شَاسِعٌ إِذَا صَارَ مُقَطَّعَ الشِّسْعِ
اَلشَّسْعُ [eş-şesʹ] (مَنْعٌ [menʹ] vezninde) ve
اَلشُّسُوعُ [eş-şusûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Baʹîd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَسَعَ الْمَنْزِلُ شَسْعًا وَشُسُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا بَعُدَ Ve
شَسْعٌ [şesʹ] Ayakkabıya tasma eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَسَعَ النَّعْلَ إِذَا جَعَلَ لَهَا شِسْعًا
اَلشَّسُوعُ [eş-şesûʹ] (şîn’in fethi ve sîn’in zammı ile) Kezâlik baʹîd olan nesne.
اَلشُّسُوعُ [eş-şusûʹ] (zammeteynle) Cemʹi, naʹleyn tasmaları maʹnâsına; tekûlu: شَسَعْتُ النَّعْلَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve
شِسْعُ [şisʹ] Mâlı ziyâde zabt eden kimseye de derler; yukâlu: فُلَانٌ شِسْعُ مَالٍ إِذَا كَانَ حَسَنَ الْقِيَامِ عَلَيْهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı