الصَّدَأُ [eṡ-ṡade΄] (fethateynle) ve
الصَّدَاءَةُ [eṡ-ṡadâ΄et] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Zikr olunan levnle muttasıf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَدِئَ الْفَرَسُ وَصَدُأَ صَدَأً وَصَدَاءَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْخَامِسِ إِذَا كَانَ أَشْقَرَ يَضْرِبُ إِلَى السَّوَادِ Ve demir ve ayna makûlesi pâslanmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَدِئَ الْحَدِيدُ وَصَدُأَ إِذَا عَلاَهُ الطَّبَعُ وَالْوَسَخُ Ve bir nesneye dikilip bakmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَدِئَ الرَّجُلُ إِذَا انْتَصَبَ فَنَظَرَ Ve
صَدَأٌ [ṡade΄] (fethateynle) Latîfü’l-cism ve hoş-endâm kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ صَدَأٌ أَيْ لَطِيفُ الْجِسْمِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı