اَلْعَتْهُ [el-ʹath] (ʹayn’ın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْعُتْهُ [el-ʹuth] ve
اَلْعُتَاهُ [el-ʹutâh] (ʹayn’ların zammıyla) Bir adamın ʹaklına noksân gelmek maʹnâsınadır ki ekserî pek pîrlikten olur, Türkîde bunamak taʹbîr olunur; ʹalâ-kavlin ʹakl ve şuʹûru mefkûd ve zâ΄il olmak yâhûd seme ve medhûş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عُتِهَ الرَّجُلُ عَلَى الْمَجْهُولِ عَتْهًا وَعُتْهًا وَعُتَاهًا فَهُوَ مَعْتُوهٌ أَيْ نَقَصَ عَقْلُهُ أَوْ فُقِدَ أَوْ دُهِشَ Ve ʹilm tahsîline pek düşkün olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عُتِهَ فِي الْعِلْمِ إِذَا أُوْلِعَ بِهِ وَحَرَصَ عَلَيْهِ Ve bir adamın kelâmını herkese nakl ve hikâye eylemekle onu âzürde kılmağa mütehâlik olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عُتِهَ فِي فُلَانٍ إِذَا أُولِعَ بِإِيذَائِهِ وَمُحَاكَاةِ كَلَامِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı