اَلْعَتِيقَةُ [el-ʹatîḵat] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Âzâd olmuş câriyeye denir, niteki zikr olundu; yukâlu: أَمَةٌ عَتِيقٌ وَعَتِيقَةٌ وَإِمَاءٌ عَتَائِقُ Ve eski nesneye denir; te΄nîsi mevsûfa nâzırdır. Ve ʹArabların قَنْطَرَةٌ عَتِيقَةٌ وَجَدِيدٌ dediklerinin vechi burada عَتِيقَةٌ [ʹatîḵat] عَاتِقَةٌ [ʹâtiḵat] maʹnâsınadır ki niseb üzeredir; ذِي عِتْقٍ maʹnâsınadır. جَدِيدٌ [cedîd] lafzı mefʹûl maʹnâsına olduğundan hâ΄ idhâl olunmamıştır; mâ-lehu’l-fiʹl ile mâ-vekaʹa lehu’l-fiʹl beynini tefrîk için.
اَلْعَتِيقَةُ [el-ʹatîḵat] (ʹayn’ın fethi ve tâ’nın kesri ve meddiyle) Âzâdlı olan câriye; yukâlu: هِيَ مَوَلَاةٌ عَتِيقَةٌ Yaʹnî “Âzâdlı olan nisâdandır.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı