el-ġayâbet ~ اَلْغَيَابَةُ

Kamus-ı Muhit - الغيابة maddesi

اَلْغَيَابَةُ [el-ġayâbet] (سَحَابَةٌ [seḩâbet] vezninde) Mutlakan bir şey΄i setr ve nihân eden şey΄e denir; yukâlu: غَيَابَةُ الشَّيْءِ أَيْ مَا سَتَرَكَ مِنْهُ Onun için kuyunun dibine غَيَابَةٌ [ġayâbet] ıtlâk olunur; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَأَلْقَوْهُ فِي غَيَابَتِ الْجُبِّ﴾ أَيْ قَعْرِهِ

اَلْغِيَابَةُ [el-ġiyâbet] (ġayn’ın kesriyle) ve

اَلْغُيُوبَةُ [el-ġuyûbet] (ġayn’ın zammıyla) ve

اَلْغَيَابُ [el-ġayâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve

اَلْغِيَابُ [el-ġiyâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلْغِيبَةُ [el-ġîbet] (ġayn’ın kesriyle) Bir nesne âher bir nesne içre gâ΄ib olmak maʹnâsınadır, fercde zekerin gâ΄ib olması gibi; yukâlu: غَابَ الشَّيْءُ فِي الشَّيْءِ غِيَابَةً وَغُيُوبَةً وَغَيَابًا وَغِيَابًا وَغِيبَةً إِذَا بَطُنَ فِيهِ Ve

غَيْبَةٌ [ġaybet] (ġayn’ın fethiyle) Bir kimseyi ensesinden istimâʹ eyledikte magmûm ve münfaʹil olacağı mesâvî ile zikr eylemek vechi üzere taʹyîb ve taʹyîr eylemek maʹnâsınadır. Eğer söylediği söz vâkiʹ ise غَيْبَةٌ [ġaybet] olur ve illâ بُهْتَانٌ [buhtân] olur; yukâlu: غَابَهُ غَيْبَةً إِذَا عَابَهُ وَذَكَرَهُ بِمَا فِيهِ مِنَ السُّوءِ

Vankulu Lugatı - الغيابة maddesi

اَلْغَيَابَةُ [el-ġayâbet] (fethateynle) Bir nesnenin dibi, قَعْرٌ [ḵaʹr] maʹnâsına; yukâlu: غَيَابَةُ الْجُبِّ وَغَيَابَةُ الْوَادِي لِقَعْرِهِمَا Ve جُبٌّ [cubb] cîm’in zammı ve bâ’nın teşdîdiyle kuyu maʹnâsınadır; tekûlu: وَقَعْنَا فِي غَيْبَةٍ وَغَيَابَةٍ أَيْ هَبْطَةٍ مِنَ الْأَرْضِ Yaʹnî “Alçak yere vâkiʹ olduk” ki هَبْطَةٌ [hebṯat] hâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla alçak yere derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı