اَلْفَخَزُ [el-feḣaz] (fâ’nın ve ḣâ-yı muʹcemenin fethiyle) ve
اَلْفَخْزُ [el-faḣz] (fâ’nın fethi ve ḣâ’nın sükûnuyla) Tekebbürlük eylemek, ʹalâ-kavlin kendisinin ve gayrın fazîletini lâf olarak izhâr ile tafra-fürûşluk eylemek maʹnâsınadır ki övünmek taʹbîr olunur; yukâlu: فَخِزَ الرَّجُلُ فَخَزًا َوَفَخَزَ فَخْزًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّالِثِ إِذَا تَكَبَّرَ أَوْ جَاءَ بِفَخْزِهِ وَفَخْزِ غَيْرِهِ كَاذِبًا فِي مُفَاخَزَتِهِ Ve
فَخْزٌ [faḣz] فَضْلٌ [faḋl] ve إِفْضَالٌ [ifḋâl] maʹnâlarınadır; yukâlu: لَهُ فَخْزٌ أَيْ فَضْلٌ وَإِفْضَالٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı