اَلْفَخُورُ [el-faḣûr] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Mübâlagadır, fahr ve mübâhât eylemeğe mecbûl adama denir. Ve şol nâkaya vasf olur ki memeleri büyük ve sütü az ola; yukâlu: نَاقَةٌ فَخُورٌ إِذَا كَانَتْ عَظِيمَةَ الضَّرْعِ قَلِيلَةَ الدَّرِّ Ve yumru olup delikleri dar ve sütü azca olan memeye denir; yukâlu: ضَرْعٌ فَخُورٌ أَيِ الْغَلِيظُ الضَّيِّقُ الْأَحَالِيلِ الْقَلِيلُ اللَّبَنِ Ve şol hurmâ ağacına sıfat olur ki özdeği iri ve dalları budakları kalın ola; yukâlu: نَخْلَةٌ فَخُورٌ أَيِ الْعَظِيمَةُ الْجِذْعِ الْغَلِيظَةُ السَّعَفِ Ve hâyesi büyük ve uzun olan ata ıtlâk olunur; yukâlu: فَرَسٌ فَخُورٌ أَيِ الْعَظِيمُ الْجُرْذَانِ الطَّوِيلُهُ
اَلْفَخُورُ [el-feḣûr] (fâ’nın fethi ve ḣâ’nın zammıyla) Zekeri büyük olan at. Ve özdeği büyük ve budakları kalın olan hurmâ ağacına dahi فَخُورٌ [feḣûr] derler. Ve Aṡmaʹî eyitti: فَخُورٌ [feḣûr] memesi büyük olup memenin delikleri küçük olan nâkaya dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı