اَلْقَنْحُ [el-ḵanḩ] (ḵâf’ın fethi ve nûn’un sukûnuyla) Bir nesneyi çevgân gibi büküp eğmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَنَحَ الشَّيْءَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا عَطَفَهُ كَالْمِحْجَنِ Ve sudan kanmakla çekilip başını yukarı kaldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَنَحَ الشَّارِبُ إِذَا رَوِيَ فَرَفَعَ رَأْسَهُ رِيًّا Ve sudan kandıktan sonra gönülsüz zoraki içmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَنَحَ الشَّارِبُ إِذَا تَكَارَهَ عَلَى الشُّرْبِ يَعْنِي بَعْدَ الرِّيِّ Ve bir ağaç yonup altından sokuşturmakla kapıyı yukarı kanırıp kaldırmak maʹnâsınadır ki miftâhsız kapının o vechile ökçesini çıkarıp açmaktan ʹibârettir; yukâlu: قَنَحَ الْبَابَ إِذَا نَحَتَ خَشَبَةً فَرَفَعَهُ بِهَا
اَلْقَنْحُ [el-ḵanḩ] (ḵâf’ın fethiyle ve nûn’un sükûnuyla) Bir nesneyi çevgân gibi eğri etmek; yukâlu: قَنَحْتُ الشَّيْءَ قَنْحًا إِذَا عَطَفْتَهُ كَالْمِحْجَنِ Ve مِحْجَنٌ [miḩcen] mîm’in kesri ve ḩâ-i mühmelenin takdîmiyle çevgân dedikleri ucu eğri ağaçtır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı