el-kull ~ اَلْكُلُّ

Kamus-ı Muhit - الكل maddesi

اَلْكُلُّ [el-kull] (kâf’ın zammı ve lâm’ın teşdîdiyle) Bir lafz-ı müfreddir ki cemîʹ-i eczânın şümûl ve istigrâk üzere ismidir, müzekker ve mü΄enneste müsâvîdir; yukâlu: كُلُّ رَجُلٍve كُلُّ امْرَأَةٍ Ve baʹzılar ʹindinde كُلُّ رَجُلٍve كُلَّةُ امْرَأَةٍ denir ki mü΄enneste hâ’yladır. Ve كُلُّهُنَّ مُنْطَلِقٌ وَمُنْطَلِقَةٌ denir ki evvelde lafz üzere ve sânîde maʹnâ-yı izâfî üzere mahmûldür. Ve gâh olur ki كُلٌّ kelimesi بَعْضٌ [baʹḋ] maʹnâsına istiʹmâl olunmakla azdâddan olur. Şârihin beyânına göre kavl-i esahh üzere mecâzîdir; niteki بَعْضُ dahi أَكْثَرُ ve كُلٌّ makâmlarında müstaʹmel olur. Mütercim der ki Dede Cöngü nâm mecmûʹada bu mebhasler mebsûttur. Ve كُلٌّ ve بَعْضٌ kelimeleri maʹrifelerdir, kelâm-ı ʹArabda muʹarref bi’l-lâm olarak vârîd olmadılar, zîrâ maʹnâ-yı izâfeti mutazammınlardır, meselâ كُلٌّ مُنْطَلِقٌ ve بَعْضٌ مُنْطَلِقٌ [taʹbîrleri] كُلُّهُمْ ve بَعْضُهُمْ sebkindedirler ve muʹarref bi’l-lâm olmaları câ΄izdir ki harf-i taʹrîf izâfetten ʹivaz olur. Ve كُلٌّ [kull] kelimesi mevsûfun muttasıf olduğu sıfatta kemâline delâlet için zikr olunur; yukâlu: هُوَ الْعَالِمُ كُلُّ الْعَالِمِ Yaʹnî “Filân ʹilm sıfatında nihâyet-i dereceye bâlig ʹâlim-i tâmm u kâmildir” demektir.

اَلْكَلُّ [el-kell] (kâf’ın fethiyle) Bıçağın ve kılıcın sırtına denir ki kesmez tarafıdır; yukâlu: ضَرَبَهُ بِكَلِّ السَّيْفِ أَيْ قَفَاهُ Ve bir adamın vekîline ıtlâk olunur, sıkletini mütehammil olduğu için; yukâlu: هُوَ كَلٌّ لَهُ أَيْ وَكِيلٌ Ve puta ıtlâk olunur ʹaczinden nâşî, صَنَمٌ [ṡanem] maʹnâsına. Baʹzı nüshada ضَيْمٌ ʹunvânıyla ki zulm maʹnâsınadır mersûm olmakla sıklet maʹnâsı tasavvuruyla bu dahi mülâyimdir. Ve

كَلٌّ [kell] Musîbet-i hâdiseye denir; yukâlu: أَصَابَهُ كَلٌّ أَيْ مُصِيبَةٌ حَادِثَةٌ Ve yetîme ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ كَلٌّ أَيْ يَتِيمٌ Ve aslâ işe güce yaramayan bî-hayr u menfaʹat, sakîl ve girân-cân şahsa denir; yukâlu: رَجُلٌ كَلٌّ أَيْ ثَقِيلٌ لَا خَيْرَ فِيهِ Ve ʹayâl-mend adama denir; yukâlu: هُوَ كَلٌّ أَيْ عَيِّلٌ Ve ʹayâle denir. Ve ağırlığa denir; yukâlu: عَلَيْهِ كَلٌّ أَيْ عِيَالٌ وَكَذَا ثِقَلٌ Cemʹi كُلُولٌ [kulûl] gelir. Ve yorgunluğa denir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve veledi ve vâlidi olmayan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ كَلٌّ أَيْ لَا وَلَدَ لَهُ وَلَا وَالِدَ Ve bu iki maʹnâda masdar olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve كَلِيلٌ [kelîl] gibi kesmez künd bıçağa ve kılıca denir; ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - الكل maddesi

اَلْكَلُّ [el-kell] (kâf’ın fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) ʹAyâle ve sikale derler; kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَهُوَ كَلٌّ عَلَى مَوْلَاهُ﴾ (النحل، 76)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı