اَلْكَفَفُ [el-kefef] (fethateynle) Bu dahi nâsa ihtiyâcı menʹ ile geçinecek kadar dirliğe denir; yukâlu: عِنْدَهُ كَفَافٌ مِنَ الْعَيْشِ وَكَفَفٌ أَيْ مَا كَفَّ عَنِ النَّاسِ وَأَغْنَى Şârihin beyânına göre burada كَفَفٌ [kefef] كَفَافٌ [kefâf]tan maksûrdur. Ve
كَفَفٌ [kefef] Bedene kesilen naʹllarda ve döğünlerde olan değirmi değirmi nakşlara denir. Ve
كَفَفٌ [kefef] إِسْتِكْفَافٌ [istikfâf] maʹnâsından ism olur, avuç açıp dilenmeğe denir; yukâlu: فُلاَنٌ قَدِ اضْطَرَّ فِي الْمَعَاشِ إِلَى الْكَفَفِ أَيْ مَدَّ الْيَدَ لِلسُّؤَالِ
اَلْكِفَفُ [el-kifef] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) Bedende kesilen naʹllarda ve döğünlerde olan değirmice nakş ve damgaya denir. Ve gözün mevziʹi olan oyuma denir, kezâlik pınarın oyumuna denir.
اَلْكِفَفُ [el-kifef] (kâf’ın kesri ve fâ’nın fethiyle) Cemʹi. Ve
كِفَفٌ [kifef] Kezâlik şol müdevver nakşlardır ki iğne ile el üzerinde ederler ki ekser ʹArab nisâsında olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı