el-muteḵavvib ~ اَلْمُتَقَوِّبُ

Kamus-ı Muhit - المتقوب maddesi

اَلْمُتَقَوِّبُ [el-muteḵavvib] (مُتَقَوِّمٌ [muteḵavvim] vezninde) Kabuğundan soyulup çıkmış nesneye denir ki kavlamış taʹbîr olunur; yukâlu: شَيْءٌ مُتَقَوِّبٌ أَيْ مُتَقَشِّرٌ Ve kavlamış yılana denir. Ve şol insân ve hayvâna ıtlâk olunur ki uyuz ʹilletine uğramış olmakla derisi kavlayıp bi’l-cümle kılları ve tüyleri dökülmüş ola; yukâlu: رَجُلٌ وَبَعِيرٌ مُتَقَوِّبٌ أَيْ تَقَلَّعَ عَنْ جِلْدِهِ الْجَرَبُ وَانْحَلَقَ شَعْرُهُ

Vankulu Lugatı - المتقوب maddesi

اَلْمُتَقَوِّبُ [el-muteḵavvib] (mîm’in zammı ve tâ’nın fethi ve vâv’ın kesri ve teşdîdiyle) Şol kara yılandır ki derisini çıkarmış ola. Ve fi’l-meseli: “بَرِئَتْ قَائِبَةٌ مِنْ قُوبٍ” Yaʹnî “Yumurta yavrudan ayrıldı” ki قَائِبَةٌ [ḵâ΄ibet] yumurtaya ve قُوبٌ [ḵûb] ḵâf’ın zammıyla yavruya derler. Benî Esed kavminden bir aʹrâbî kendiyi ücretle hidmetine tutan tâcire eyitti: إِذَا بَلَغْتُ بِكَ مَكَانَ كَذَا “فَبَرِئَتْ قَائِبَةٌ مِنْ قُوبٍ” أَيْ أَنَا بَرِيءٌ مِنْ خُفَارَتِكَ Yaʹnî “Ben senin hizmetinden berî olayın.” Ve خُفَارَةٌ [ḣufâret] ḣâ-i muʹcemenin zammıyla ve fâ ile râ-i mühmele ile yanaşmağa derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı