اَلْمَصْبُورَةُ [el-maṡbûret] Şol yemîne ıtlâk olunur ki yemîn terettüb eden adam onun üzerine habs olunmuş ola ki o yemîni edâ edince kadar mahbûs olur; murâd zikr olunduğu üzere صَبْرٌ [ṡabr] tarîkiyle olan yemîndir. Şârih der ki gerçi o yemînin sâhibi مَصْبُورٌ [maṡbûr]dur, lâkin yemîn-i mezbûre zımnında hasb olunmakla mecâzen صَبْرٌ [ṡabr] ile mevsûf olmuştur. Kâle ve fi’n-Nihâye: وَفِي الْحَدِيثِ “مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينٍ مَصْبُورَةٍ كَاذِبًا” اَلْحَدِيثُ وَفِي آخَرَ “مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينٍ صَبْرٍ” أَيْ أُلْزِمَ بِهَا وَحُبِسَ عَلَيْهَا وَكَانَتْ لاَزِمَةً لِصَاحِبِهَا مِنْ جِهَةِ الْحُكْمِ وَقِيلَ لَهَا مَصْبُورَةً وَإِنْ كَانَ صَاحِبُهَا فِي الْحَقِيقَةِ هُوَ الْمَصْبُورُ لِأَنَّهُ إِنَمَّا صُبِرَ مِنْ أَجْلِهَا أَيْ حُبِسَ فَوُصِفَتْ بِالصَّبْرِ وَأُضِيفَتْ إِلَيْهِ مَجَازًا
اَلْمَصْبُورَةُ [el-maṡbûret] (mîm’in fethi ve ṡâd’ın sükûnu ve bâ’nın zammıyla) Şol yemîndir ki onun üzerine habs olunmuştur. Ve şol مَصْبُورَةٌ [maṡbûret] ki ondan nehy olunmuştur, o ölünce habs olunmadır. Ve şol zî-rûh olan nesne ki diriyken habs olunup ondan sonra remy olunup katl oluna, onun hakkında قُتِلَ صَبْرًا denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı