اَلطِّلاَعُ [eṯ-ṯilâʹ] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) ve
اَلْمُطَالَعَةُ [el-muṯalaʹat] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) Bir nesneye vâkıf ve âgâh olmak için muttasıl nazar eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَالَعَهُ طِلاَعًا وَمُطَالَعَةً إِذَا إِطَّلَعَ عَلَيْهِ يَعْنِي بِإِدَامَةِ النَّظَرِ Ve bir kimseye bildirmek için hâl ve keyfiyyeti ʹarz edip göstermek maʹnâsınadır; yukâlu: طَالَعَهُ بِالْحَالِ إِذَا عَرَضَهَا إِلَيْهِ
اَلْمُطَالَعَةُ [el-muṯâleʹat] (mîm’in zammı ve lâm’ın fethiyle) Bir nesneye muttasıl nazar etmekle bilmek; yukâlu: طَالَعْتُ الشَّيْءَ إِذَا اطَّلَعْتَ عَلَيْهِ بِالنَّظَرِ إِلَيْهِ Ve bir kimseyi mektûbla bir nesneye vâkıf kılmak; yukâlu: طَالَعْتُهُ بِكَتْبِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı