el-muvâkebet ~ اَلْمُوَاكَبَةُ

Kamus-ı Muhit - المواكبة maddesi

اَلْمُوَاكَبَةُ [el-muvâkebet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) مَوْكِبٌ [mevkib] ile berâberce gitmek, ʹalâ-kavlin مَوْكِبٌ [mevkib]e mübâderet eylemek yaʹnî onlara koşulmağa şitâb eylemek yâhûd مَوْكِبٌ [mevkib] ile berâber binmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَاكَبَ الرَّجُلُ الْمَوْكِبَ إِذَا سَايَرَهُمْ أَوْ بَادَرَهُمْ أَوْ رَكِبَ مَعَهُمْ Ve dâ΄imâ bir işin üzerine olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَاكَبَ عَلَى اْلأَمْرِ إِذَا وَاظَبَ

اَلْمُوَاكِبَةُ [el-muvâkibet] (ism-i fâʹil bünyesiyle) Dâ΄imâ مَوْكِبٌ [mevkib] ile berâber yürür olan nâkaya denir ki aslâ geri kalmaz ola; ʹalâ-kavlin boynunu uzatıp yere döşenip gerimleyerek yürür olan nâkaya denir ki deve kısmının şevk ve neşâtla çapkın yürümesidir; yukâlu: نَاقَةٌ مُوَاكِبَةٌ إِذَا كَانَتْ تُسَايِرُ الْمَوْكِبَ أَوْ مُعْنِقٌ فِي سَيْرِهَا

Vankulu Lugatı - المواكبة maddesi

اَلْمُوَاكَبَةُ [el-muvâkebet] (mîm’in zammı ve kâf’ın fethiyle) ʹAskerle مَوْكِبٌ [mevkib]e bile binmek; tekûlu: وَاكَبْتُ الْقَوْمَ إِذَا رَكِبْتَ مَعَهُمْ Ve kavmden sebkat etmeğe dahi derler.

اَلْمُوَاكِبَةُ [el-muvâkibet] (mîm’in zammı ve kâf’ın kesriyle) Gökçek yürüyücü nâka.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı