el-mevetân ~ اَلْمَوَتَانُ

Kamus-ı Muhit - الموتان maddesi

اَلْمَوَتَانُ [el-mevetân] (fetehâtla) حَيَوَانٌ [ḩayevân]ın muhâlifidir ki cânsız demektir; ve minhu’l-meselu: “اِشْتَرِ الْمَوَتَانَ وَلاَ تَشْتَرِ الْحَيَوَانَ” أَيِ اشْتَرِ اْلأَرَضِينَ وَالدُّورَ وَلاَ تَشْتَرِ الرَّقِيقَ وَالدَّوَابَّ Pes murâd ʹakârât olacaktır. Ve ʹinde’l-baʹz مَوَتَانٌ [mevetân] şol arza denir ki henüz hirâset ve zirâʹat makûlesiyle ihyâ ve iʹmâr olunmamış ola, مَوَاتٌ [mevât] gibi; ve minhu’l-hadîsu: “مَوَتَانُ اْلأَرْضِ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ” وَهِيَ اْلأَرْضُ الَّتِي لَمْ تُحْيَ بَعْدُ Yaʹnî “Arz-ı mezkûre beytü’l-mâla ʹâ΄idedir.” Ve bu, مَوَاتٌ [mevât] gibi tesmiye bi’l-masdardır. Mütercim der ki işbu مَوَتَانٌ [mevetân] kelimesinde iʹlâlin fukdânı nakîzi olan حَيَوَانٌ [ḩayevân] kelimesine mahmûl olduğuna mebnîdir. Ve حَيَوَانٌ [ḩayevân] ıztırâba dâll olmakla iʹlâl olunmamıştur.

اَلْمَوْتَانُ [el-mevtân] (سَكْرَانُ [sekrân] vezninde) Zikri âtî مُوتَةٌ [mûtet]ten vasftır, baygın kişiye ve mecnûn kişiye denir. Bu münâsebetle be-gâyet gabî ve künd-zihn ve belîd kişiye مَوْتَانُ الْفُؤَادِ ıtlâk olunur. Mü΄ennesinde مَوْتَانَةٌ [mevtânet] denir hâ’yla; yukâlu: رَجُلٌ مَوْتَانُ الْفُؤَادِ أَيْ بَلِيدٌ وَامْرَأَةٌ مَوْتَانَةُ الْفُؤَادِ

اَلْمُوتَانُ [el-mûtân] (mîm’in zammıyla بُطْلاَنُ [buṯlân] vezninde) Mevâşî kısmına vâkiʹ olan mevt-i ʹâmme denir ki kırgın taʹbîr olunur; mîm’in fethiyle de lügattir; yukâlu: وَقَعَ فِي الْمَوَاشِي مُوتَانٌ Lâkin Nihâye’de ʹale’l-ıtlâk beyân olunmuştur, mecâz olmak muhtemeldir.

Vankulu Lugatı - الموتان maddesi

اَلْمَوَتَانُ [el-mevetân] (mîm’in ve vâv’ın fethiyle) حَيَوَانٌ [ḩayevân]ın zıddıdır; yukâlu: إِشْتَرِ الْمَوَتَانَ وَلَا تَشْتَرِ الْحَيَوَانَ أَيِ اشْتَرِ الْأَرَضِينَ وَالدُّورَ وَلَا تَشْتَرِ الرَّقِيقَ وَالدَّوَابَّ Ferrâ eyitti: مَوَتَانٌ [mevetân] yer kısmında ihyâ olmayan yere derler. Ve fi’l-hadîsi: “مَوَتَانُ الْأَرْضِ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ فَمَنْ أَحْيَا مِنْهَا شَيْئًا فَهُوَ لَهُ”

اَلْمَوْتَانُ [el-mevtân] (mîm’in fethiyle ve vâv’ın sükûnuyla) Kalbi ölmüş kimse. Ve

اَلْمَوْتَانَةُ [el-mevtânet] Mü΄ennesi; yukâlu: رَجُلٌ مَوْتَانُ الْفُؤَادِ وَامْرَأَةٌ مَوْتَانَةُ الْفُؤَادِ

اَلْمُوتَانُ [el-mûṯân] (bi’z-zamm) Şol mevttir ki çârpâlara vâkiʹ ola; yukâlu: وَقَعَ فِي الْمَالِ مُوتَانٌ



Kamus Muhit ve Vankulu Ara

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı