en-nuvâ ~ اَلنُّوَى

Kamus-ı Muhit - النوى maddesi

اَلنَّأْيُ [en-ne΄y] (nûn’un fethi ve hemzenin sükûnuyla) ve

اَلنُّؤْيُ [un-nu΄y] (nûn’un zammıyla) ve

اَلنِّئْيُ [en-ni΄y] (nûn’un kesriyle) ve

اَلنُّوَى [en-nuvâ] (هُدَى [hudâ] vezninde) Şol arka denir ki alaçık ve çadır içlerine su girmemek için etrâfına kazılmış ola; cemʹi آنَاءٌ [ânâ΄] gelir, آبَارٌ [âbâr] vezninde ve أَنْأَى [en΄â] gelir hemzenin fethi ve nûn’un sükûnuyla ve نُئِيٌّ [nu΄iyy] gelir, صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde ve نِئِيٌّ [ni΄iyy] gelir kesreteynle. Bunlar mecmûʹunun cemʹidir.

اَلنَّوَى [en-nevâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Bu dahi ʹazm ve kasd olunan semt ve cihet ve merâma denir; yukâlu: نَوَى نَوًى بَعِيدَةً أَيْ جِهَةً يَذْهَبُ فِيهَا Ve ırak olmak maʹnâsınadır, نِيَّةٌ [niyyet] gibi; yukâlu: نَوَى عَنْهُ نِيَّةً وَنَوًى إِذَا بَعُدَ Ve

نَوَى [nevâ] Hâne ve sarâya ıtlâk olunur. Ve bir mekândan mekân-ı âhere nakl ve tahavvül eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَوَى مِنْ مَكَانٍ إِلَى آخَرَ إِذَا تَحَوَّلَ Ve نَوَاةٌ [nevât] lafzından cemʹ olur ki çekirdeğe denir; cemʹü’l-cemʹi أَنْوَاءٌ [envâ΄] gelir ve نُوِيٌّ [nuviyy] gelir, عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde ve نِوِيٌّ [niviyy] gelir kesreteynle. Ve

نَوَى [nevâ] Kızları hitân eden sünnetçiye denir. Ve Şâm diyârında bir karye adıdır, Şeyhu’l-İslâm Ebû Zekeriyyâ Yaḩyâ en-Nevevî kaddesallâhu rûhahu oradandır. Ve Semerḵand kazâsında bir karye adıdır. Ve

نَوَى [nevâ] Masdar olur, çekirdek atmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَوَى الرَّجُلُ نَوًى إِذَا أَلْقَى النَّوَاةَ

Vankulu Lugatı - النوى maddesi

اَلنَّوَى [en-nevâ] (nûn’un fethi ve elifin kasrıyla) Kezâlik teveccüh olunan cânib ırak olsun yakın olsun. Ve bu mü΄ennestir, ammâ hurmâ çekirdeği maʹnâsına olan نَوَى [nevâ]nın cemʹi olan نَوَاةٌ [nevât]ın tezkîri ve te΄nîsi câ΄izdir, zîrâ cemʹ-i sîgi değildir, ism-i cinstir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı