اَلْخَطْرُ [el-ḣaṯr] (ḣâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْخَطَرَانِ [el-ḣaṯarân] (fethateynle) Deve kuyruğun merreten baʹde uhrâ kaldırıp uyluğuna vurmak; yukâlu: خَطَرَ الْبَعِيرُ بِذَنَبِهِ يَخْطُرُ خَطَرًا وَخَطَرَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve gönder titreyip hareket etmeğe dahi derler; yukâlu: خَطَرَ الرُّمْحُ يَخْطُرُ أَيِ اهْتَزَّ Ve إِهْتِزَازٌ [ihtizâz] zâ΄eyn-i muʹcemeteynle titremektir. Ve
خَطَرَانٌ [ḣaṯarân] Yürürken salınmağa derler. Ve
خَطَرَانُ الدَّهْرِ [ḣaṯarânu’d-dehr] Zamânenin musîbetleri ve âfetleridir; yukâlu: خَطَرَ الدَّهْرُ خَطَرَانَهُ كَمَا يُقَالُ ضَرَبَ ضَرَبَانَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı