اَلزَّكَنُ [ez-zeken] (fethateynle) Bir nesneyi bilmek; tekûlu: زَكَنْتُهُ زَكَنًا إِذَا عَلِمْتَهُ Ve
زَكَنٌ [zeken] Bir nesneyi firâsetle zann etmeğe dahi derler; tekûlu: زَكَنْتُهُ صَالِحًا أَيْ ظَنَنْتُهُ وَلَا يُقَالُ رَجُلٌ زَكَنٌ Ve زَكَنْتُهُ derler ظَنَنْتُهُ maʹnâsına, أَزْكَنْتُهُ demezler, egerçi ʹâmme أَزْكَنْتُهُ demeğe hırs gösterirler, zîrâ اَزْكَنْتُهُ [ezkentuhu] أَعْلَمْتُهُ maʹnâsına istiʹmâl olunur ki bildirdim demek olur; yukâlu: أَزْكَنْتُهُ شَيْئًا بِمَعْنَى أَعْلَمْتُهُ إِيَّاهُ وَأَفْهَمْتُهُ حَتَّى زَكَنَهُ Ve bu makâmda Ṡıḩâḩ nüshalarının ekserinde habt vâkiʹ olmuştur ki وَلَا يُقَالُ أَزْكَنْتُهُ ekserinden sâkıttır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı