اَلشَّفُّ [eş-şeff] (şîn’in fethi ve kesri ve fâ’nın teşdîdiyle) İnce ve nâzük sevbe denir; cemʹi شُفُوفٌ [şufûf]tur; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ شَفٌّ مِنَ الثَّوْبِ أَيْ رَقِيقٌ Ve
شَفٌّ [şeff] (şîn’in fethi ve kesriyle) Ribh ve fazl maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَابَ مِنْهُ شَفًّا أَيْ رِبْحًا وَفَضْلاً Ve noksan maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: فِيهِ شَفٌّ أَيْ نُقْصَانٌ Ve
شَفٌّ [şeff] (şîn’in fethiyle) Masdar olur, artmak maʹnâsına; yukâlu: شَفَّ الشَّيْءُ شَفًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا زَادَ Ve eksilmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَّ الشَّيْءُ إِذَا نَقَصَ Ve bedeni zebûn edip arıklatmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَّهُ الْهَمُّ إِذَا هَزَلَهُ Ve deprenmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَفَّ الشَّيْءُ إِذَا تَحَرَّكَ
اَلشِّفُّ [eş-şiff] (şîn’in kesriyle) Fazla ve rîhe derler. Ve
شِفٌّ [şiff] Masdar dahi gelir, ziyâde olmak maʹnâsına; yukâlu minhu: شَفَّ يَشِفُّ شَفًّا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي مِثْلُ حَمَلَ يَحْمِلُ حِمْلًا İbnu’s-Sikkît eyitti: شِفٌّ [şiff] noksâna dahi derler, pes azdâddan olur. Ve
شِفٌّ [şiff] Rakîk maʹnâsına gelir.
اَلشَّفُّ [eş-şeff] (şîn’in fethi ve fâ’nın teşdîdiyle) Yufka perdeye derler. Ve yufka beze dahi derler; yukâlu: ثَوْبٌ شَفٌّ Ve
شَفٌّ [şeff] Arıklatmağa dahi derler; yukâlu: شَفَّهُ الْهَمُّ يَشُفُّهُ شَفًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا هَزَلَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı