اَلصِّبْغَةُ [eṡ-ṡibġat] (ṡâd’ın kesriyle) Masdardır ki zikr olundu. Ve binâ-yı nevʹ olur; yukâlu: صَبَغَهُ صِبْغَةً حَسَنَةً Ve
صِبْغَةٌ [ṡibġat] Dîn ve millete ıtlâk olunur, boya masbûgun zîneti olduğu gibi, dîn ve millet dahi ehlinin zînetidir, kezâlik boyanın masbûgda eserinin zuhûru gibi, ehl-i dînde milletin eseri zuhûru tasavvuruna mebnîdir. Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿صِبْغَةَ للهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللهِ صِبْغَةً﴾ أَيْ فِطْرَةُ اللهِ أَوِ الَّتِي أَمَرَ اللهُ تَعَالَى بِهَا مُحَمَّدًا صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهِيَ الْخِتَانَةُ Ve فِطْرَةٌ [fiṯrat]tan murâd insânın meftûr ve mahlûk olduğu hilkattir ki insânın hilye ve zînetidir, niteki صِبْغٌ [ṡibġ] مَصْبُوغٌ [maṡbûġ]un zînetidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı