اَلصَّحْوُ [eṡ-ṡaḩv] (مَحْوٌ [maḩv] vezninde) Gök yüzünden bulut gitmek maʹnâsınadır ki havâ ayaz olmak taʹbîr olunur; yukâlu: صَحَتِ السَّمَاءُ صَحْوًا إِذَا ذَهَبَ الْغَيْمُ عَنْهَا Ve sarhoş ayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَحَا السَّكْرَانُ إِذَا ذَهَبَ سَكْرُهُ Ve lehv ve hevâ ve bâtılı terk eylemek maʹnâsınadır ki kendisine gelmek taʹbîr olunur; yukâlu: صَحَا فُلَانٌ إِذَا تَرَكَ الصِّبَا Ve
صَحْوٌ [ṡaḩv] Ayaz maʹnâsına gelir ki vasf bi’l-masdardır; yukâlu: يَوْمٌ صَحْوٌ وَسَمَاءٌ صَحْوٌ
اَلصَّحْوُ [eṡ-ṡaḩv] (ṡâd’ın fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Mest olan kimse ayılmak; yukâlu: صَحَا مِنْ سَكْرِهِ صَحْوًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve
صَحْوٌ [ṡaḩv] Gökyüzünden bulut gitmeğe dahi derler; zehâb-ı gaym maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı