اَلْعَدْفُ [el-ʹadf] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Azca ʹatiyyeye denir; tekûlu: أَصَبْنَا فِي مَالِهِ عَدْفًا أَيْ نَوَالاً قَلِيلاً Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَفَهُ عَدْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَكَلَهُ Ve
عَدْفٌ [ʹadf] Azca davar yemine denir; yukâlu: أَعْطَى دَابَّتَهُ عَدْفًا أَيْ عَلَفًا يَسِيرًا Ve pek az yiyeceğe denir ki tadımlık ve çâşnî taʹbîr olunur; fethateynle de câ΄izdir, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْعَدْفُ [el-ʹadf] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Yemek, ekl maʹnâsına; yukâlu: عَدَفَ يَعْدِفُ عَدْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَكَلَ Ve
عَدْفٌ [ʹadf] Me΄kûlâttan bir şey΄ maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı