اَلْقِيلُ [el-ḵîl] ve
اَلْقَالُ [el-ḵâl] (ḵâf’in kesri ve meddiyle evelde ve حَالٌ [ḩâl] vezni üzere sânîde) İsmlerdir, kelimât maʹnâsında; yukâlu: كَثُرَ الْقِيلُ وَالْقَالُ Ve fi’l-hadîsi: نَهَى عَنْ قِيلٍ وَقَالٍ” وَفِي حَرْفِ عَبْدِ اللهِ “ذَلِكَ عِيسَى بْنُ مَرْيَمَ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ” Ve
قَالٌ [ḵâl] Şol ağaca dahi derler ki onunla oğlancıklar bir karış mikdârı bir ağaç pâresin vurup oynarlar. Ve o küçük ağaca lisân-ı ʹArabda قُلَةٌ [ḵulet] derler, ḵâf’ın zammı ve lâm’ın tahfîfiyleve Türkîde çelik derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı