اَلْكُلَى [el-kulâ] (kâf’ın zammı ve elifin kasrıyla) كُلْيَةٌ [kulyet]in cemʹidir ki zikr olundu; ve minhu yukâlu: غَنَمٌ حَمْرَاءُ الْكُلَى أَيْ مَهَازِيلُ Zîrâ hayvânın böbreklerinin kızıl olması arık olmasından kinâyedir, zîrâ semiz oldukta karamtık mor olur. Ve kezâ yukâlu: لَقِيتُهُ بِشَحْمِ كُلَاهُ أَيْ بِحِدْثَانِهِ وَنَشَاطِهِ Zîrâ tâzelik ve tarâvet hengâmında böbrekler çerp ve semiz ve yağlı olur. Ve
كُلَا الْوَادِي [kula’l-vâdî] Derenin etrâf ve cevânibine ıtlâk olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı