el-cî΄et ~ الْجِيئَةُ

Kamus-ı Muhit - الجيئة maddesi

الْجِيئَةُ [el-cî΄et] (cîm’in kesriyle جِيعَةٌ [cîʹat] vezninde] ismdir, Gelmeğe denir; yukâlu: بَطُؤَتْ جِيئَتُهُ أَيْ مَجِيئُهُ

اَلْجِئَةُ [el-ci΄et] (جِعَةٌ [ciʹat] vezninde) ve

اَلْجِيئَةُ [el-cî΄et] (جِيعَةٌ [cîʹat] vezninde) Bu dahi su irkilecek mevziʹe denir.

الْجَيْءُ [el-cey΄] (cîm’in fethi ve yâ’nın sükûnuyla) ve

الْجَيْئَةُ [el-cey΄et] (hâ’yla) ve

الْمَجِيءُ [el-mecî΄] (mîm’in fethi ve cîm’in kesr ve meddiyle) Gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَاءَ الرَّجُلُ يَجِيءُ جَيْئًا وَجَيْئَةً وَمَجِيئًا إِذَا أَتَى Ve جَاءَ [câ΄e] kelimesi gâh olur ki fiʹl-i nâkıs olarak istiʹmâl olunur, صَارَ [ṡâre] maʹnâsına; yukâlu: مَا جَاءَتْ حَاجَتَكَ أَيْ مَا صَارَتْ

اَلْجَيْئَةُ [el-cey΄et] (cîm’in fethiyle) ve

اَلْجَايِئَةُ [el-câyi΄et] Yaradan akan kan ve irin makûlesi çirke denir; yukâlu: سَالَتْ جِيئَةُ الْقُرْحِ وَجَايِئَتُهُ أَيِ الْقَيْحُ وَالدَّمُ Ve

جِيئَةٌ [cî΄et] Etrâftan su gelip müctemiʹ olacak mevziʹe denir. Ve bu maʹnâda eşher ve aʹref olan جَيَّةٌ [ceyyet] olmaktır yâ’nın teşdîdiyle ki جَوَى [cevâ] mâddesinden me΄hûzdur, fesâd-ı cevf maʹnâsına, zîrâ su irkilip bir müddet durdukta elbette fâsid ve mütegayyir olur, lâkin gelmek mâddesinden me΄hûz olmak dahi baʹîd değildir. Ve

جِيئَةٌ [cî΄et] Ayakkabı yamayacak tasmaya ve kayışa denir ki pîne taʹbîr olunur, ʹalâ-kavlin gön ve sahtiyân dikecek sırıma denir.

Vankulu Lugatı - الجيئة maddesi

اَلْجِيئَةُ [el-cî΄et] (cîm’in kesriyle) İsmdir, مَجِيءٌ [mecî΄] maʹnâsına.

اَلْجَيْئَةُ [el-cey΄et] (cîm’in fethiyle) Binâ-i merredir, مَجِيءٌ [mecî΄]den illâ bu kadar var ki mevziʹ-i masdara vazʹ olunmuştur, mislu: الرَّجْفَة [er-recfet] ve الرَّحْمَة [er-raḩmet].

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı