اَلْإِسْلَامُ [el-islâm] (hemzenin kesriyle) Selef vermek; tekûlu: أَسْلَمَ الرَّجُلُ فِي الطَّعَامِ إِذَا أَسْلَفَ فِيهِ Ve tefvîz maʹnâsına da gelir; yukâlu: أَسْلَمَ أَمْرَهُ لِلَّهِ أَيْ سَلَّمَ Ve itâʹat ve inkıyâda dâhil olmağa dahi derler; yukâlu: أَسْلَمَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي السِّلْمِ وَهُوَ الْإِسْتِسْلَامُ Ve dîn-i İslâm’a dâhil olmağa dahi derler. Ve
إِسْلَامٌ [islâm] Hor ve hakîr kılmağa da derler; yukâlu: أَسْلَمَهُ إِذَا أَخَذَ لَهُ Ve
إِسْلَامٌ [islâm] Yılan sokup selîm ve ledîg olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: أُسْلِمَ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı