et-tekvîr ~ اَلتَّكْوِيرُ

Kamus-ı Muhit - التكوير maddesi

اَلتَّكْوِيرُ [et-tekvîr] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi başa sarık sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَّرَ الْعِمَامَةَ عَلَى رَأْسِهِ إِذَا لاَثَهَا وَأَدَارَهَا Ve yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَّرَهُ إِذَا صَرَعَهُ Ve metâʹı biriktirip bohça gibi sarıp bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَّرَ الْمَتَاعَ إِذَا جَمَعَهُ وَشَدَّهُ Ve cenkte süvârîyi mızrakla dürtüp torba gibi dertop yere ilkâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَّرَ فُلاَنًا إِذَا طَعَنَهُ فَأَلْقَاهُ مُجْتَمِعًا Ve Hak celle ve ʹalâ leyl ve nehârdan her birini kevr-i ʹimâme gibi birbirinin içine sokuşturmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki hasbe’l-mevsim yekdîğeri ziyâde ve noksân eylemekten ʹibârettir; yukâlu: كَوَّرَ اللهُ اللَّيْلَ عَلَى النَّهَارِ أَيْ أَدْخَلَ هَذَا فِي هَذَا

Vankulu Lugatı - التكوير maddesi

اَلتَّكْوِيرُ [et-tekvîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Metâʹı bir yere cemʹ edip bağlamak. Ve bir nesneyi müctemiʹan bırakmağa dahi derler; yukâlu: طَعَنَهُ فَكَوَّرَهُ إِذَا أَلْقَاهُ مُجْتَمِعًا Ve

تَكْوِيرٌ [tekvîr] Dülbend sarmağa da derler, كَوْرٌ [kevr] maʹnâsına. Ve

تَكْوِيرُ اللَّيْلِ عَلَى النَّهَارِ [tekvîru’l-leyli ʹale’n-nehâr] Gecenin gündüzü setr etmesine derler. Ve baʹzılar eyitti: تَكْوِيرٌ [tekvîr] gecenin gündüz üzerine ziyâde olmasıdır, gündüzden geceye katılmakla. Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ﴾ (التكوير 1) Kâle İbn ʹAbbâs “غُوِّرَتْ” أَيْ أُزِيلَتْ وَكُتِمَتْ Ve kâle Ḵatâde: ذَهَبَ ضَوْءُهَا Ve kâle Ebû ʹUbeyde: “كُوِّرَتْ” مِثْلَ تَكْوِيرِ الْعِمَامَةِ تُلَفُّ فَتُمْحَى Yaʹnî sararsın bozarsın.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı