et-telâm ~ اَلتَّلَامُ

Kamus-ı Muhit - التلام maddesi

اَلتَّلَامُ [et-telâm] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) تَلَامِيذُ [telâmîž] demektir ki şâkirdler demek olur, yaʹnî aslı تَلَامِيذُ [telâmîž] olup žâl’ı hazf olunmuştur. Cevherî burada تَلَامٌ[telâm] kelimesini bu maʹnâdan gayrı ile beyân eylemeyip hasr eylemiştir. Ve hâlen ki bu mâddeden olmayıp belki mahall-ı zikri bâbu’ž-žâl olmaktır. Şârih der ki mü΄ellif žâl bâbında تِلْمِيذٌ [tilmîž] mâddesini beyân eylemedi ve تَلَامِيذُ kelimesinden yalnız žâl’ın hazfine kasr eyledi, zîrâ sûret-i mezbûrede yâ΄ ve žâl iskât olunmağa muhtâcdır. Garîbdir ki mü΄ellif Cevherî’ye harf-gîrlik tehâlükünden tahrîr ve takrîrinde râbıtayı gâ΄ib eylemiştir; zîrâ usûl-i sâ΄irenin ekserinde تَلَامِيذُ [telâmîž]in müfredi olan تِلْمِيذٌ [tilmîž] bi-re΄sihi lügat-ı ʹArabiyye olup şâkird maʹnâsına olmak üzere mersûmdur. Ve تَلَامٌ [telâm] lafzı aʹcemî-i muʹarreb olup صَاغَةٌ [ṡâġat] ve gılmân-ı [ṡâġat] ve تَلَامِيذُ [telâmîz] maʹnâsına olmak üzere merkûmdur. Bu sûrette mürahham olmaz. Ve eger ʹindiyye ile lügat sâbit olaydı, işbu تِلْمِيذٌ kelimesi “ل،م،ذ” mâddesinden me΄hûz olduğuna hükm olunur idi, zîrâ لَمْذٌ [lemž] bir nesneyi dişlerin uçlarıyla ekl eylemektir, şâkird dahi üstâzından istihsâl eylediği ʹulûm ve maʹârifi tedrîcî ahz eyledikleri tasavvuruyla ondan tasarruf edip şâkirde تِلْمِيذٌ [tilmîž] ıtlâk eylediler demek muvâfık olur idi, zîrâ bu gûne ahz ve tasarrufla o kelimeye tâ΄ idhâli tasarrufât-ı ʹArabiyyeden kesîretü’l-emsâldir. Ve bu bahs “ل،م،ذ” mâddesinde işbâʹ olundu.

Vankulu Lugatı - التلام maddesi

اَلتَّلَامُ [et-telâm] (tâ’nın fethi ve lâm’ın tahfîfiyle) Şâkirdler. Aslında تَلَامِيذُ idi, âhirinde žâl sâkıt olmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı