el-ʹasûs ~ اَلْعَسُوسُ

Kamus-ı Muhit - العسوس maddesi

اَلْعَسُوسُ [el-ʹasûs] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Dâ΄imâ yalnızca otlar olan nâkaya denir. Ve süt vermesi az olan, ʹalâ-kavlin nâstan mütebâʹid olmadıkça süt vermez olan nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ عَسُوسٌ إِذَا كَانَتْ قَلِيلَةَ الدَّرِّ أَوْ هِيَ الَّتِي لاَ تَدِرُّ حَتَّى تَبَاعَدَ النَّاسَ Ve şol nâkaya denir ki sütünü sağmak için kaldırıldıkta biraz dolaştıktan sonra idrâr-ı leben eder ola; yukâlu: نَاقَةٌ عَسُوسٌ إِذَا أُثِيرَتْ طَوَّفَتْ ثُمَّ دَرَّتْ Ve sağılırken huysuzluk eden nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ عَسُوسٌ إِذَا كَانَتْ سَيِّئَةَ الْخُلُقِ عِنْدَ الْحَلْبِ Ve şol nâkaya denir ki helâk olmuş deve kemiklerini dolaşıp onlara rikkat ve hanîn eder ola; yukâlu: نَاقَةٌ عَسُوسٌ إِذَا كَانَتْ تَعْتَسُّ الْعِظَامَ وَتَرْتَمُّهَا Ve memesinde sütü var mıdır yok mudur diye memesi sığanıp yoklanmış nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ عَسُوسٌ إِذَا كَانَتْ تُرَازُ بِهَا لَبَنٌ أَمْ لاَ Ve şol karıya denir ki erkek kısmına karîb olmaktan ve onlar ile ülfet ve muhâlatat eylemekten mübâlât eylemez ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عَسُوسٌ إِذَا كَانَتْ لاَ تُبَالِي أَنْ تَدْنُوَ مِنَ الرِّجَالِ Ve hayrı az yaʹnî bî-hayr u menfaʹat kimseye denir; yukâlu: رَجُلٌ عَسُوسٌ أَيِ الْقَلِيلُ الْخَيْرِ Ve şikâr talebinde olan insân ve hayvâna denir.

Vankulu Lugatı - العسوس maddesi

اَلْعَسُوسُ [el-ʹasûs] (ʹayn’ın fethi ve sîn’in zammıyla) Şol nâkadır ki yalnız otlar, قَسُوسٌ [ḵasûs] gibidir veznen ve maʹnen. Ve

عَسُوسٌ [ʹasûs] Kezâlik şol nâkadır ki halktan ırak olmayınca süt vermeye. Ve

عَسُوسٌ [ʹasûs] Sayd taleb edene dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı