el-ʹaṡâ ~ اَلْعَصَا

Kamus-ı Muhit - العصا maddesi

اَلْعَصَا [el-ʹaṡâ] (ʹayn’ın fethi ve elifin kasrıyla) Değneğe denir, mü΄ennes-i semâ΄îdir; cemʹi أَعْصِي [aʹṡî] gelir hemzenin fethi ve ṡâd’ın kesriyle ve أَعْصَاءٌ [aʹšamp;â΄] gelir ve عُصِيٌّ [ʹuṡiyy] gelir, عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde ve عِصِيٌّ [ʹiṡiyy] gelir kesreteynle. Ve ʹArablar إِلْقَاءُ عَصَى [ilḵâ΄u ʹaṡâ] ile müsâfirin yerine varıp ârâm ve ikâmet eylemesinden yâhûd kazıkları yerli yerine kakıp çadırını kurmaktan kinâye ederler; yekûlûne: أَلْقَى عَصَاهُ أَيْ بَلَغَ مَوْضِعَهُ وَأَقَامَ أَوْ أَثْبَتَ أَوْتَادَهُ ثُمَّ خَيَّمَ Kezâlik لَيِّنُ الْعَصَا [leyyinu’l-ʹaṡâ] ile bir adamın şedîd ve mütehevvir olmayıp mülâyim-tabʹ ve sehlü’l-ʹatf ve hüsnü’s-siyâse olmasından kinâye ederler; yukâlu: هُوَ لَيِّنُ الْعَصَا أَيْ رَفِيقٌ حَسَنُ السِّيَاسَةِ Ve filân çoban yâ filân deveci raʹy ve sevkinde ʹunf ve şiddetle tutmayıp hayvânı azca ve hafîfçe darb ve mülâyemetle muʹâmele eder diyecek yerde هُوَ ضَعِيفُ الْعَصَا derler. Ve شَقُّ عَصَا [şaḵḵu ʹaṡâ] ile cemâʹat-i müslimîne muhâlefet murâd ederler; yukâlu: هُوَ قَدْ شَقَّ عَصَا الْمُسْلِمِينَ أَيْ خَالَفَ جَمَاعَتَهُمْ Ve filân kimseler dâ΄imâ halkı değnekle döverler diyecek yerde هُمْ عَبِيدُ الْعَصَا derler. Ve

عَصَا [ʹaṡâ] Masdar olur, ele değnek almak maʹnâsınadır; yukâlu: عَصِيَ الرَّجُلُ عَصًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَخَذَ الْعَصَا Ve kılıcı değnek gibi almak yâhûd değnekle vurur gibi kılıçla vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَصِيَ بِسَيْفِهِ إِذَا أَخَذَهُ أَخْذَ اْلَعَصا أَوْ ضَرَبَ بِهِ ضَرْبَهَا وَيُقَالُ عَصَا بِسَيْفِهِ يَعْصُو عَصًا بِمَعْنَاهُ أَوْ تَقُولُ عَصَوْتُ بِالسَّيْفِ وَعَصِيتُ بِالْعَصَا أَوْ عَكْسُهُ أَوْ كِلَاهُمَا فِي كِلَيْهِمَا Her hâlde yâ΄î değildir, elifi vâv’dan maklûbdur. Ve

عَصَا [ʹaṡâ] Lisâna ıtlâk olunur. Ve incik kemiğine ıtlâk olunur ki kalem ve düdük taʹbîr olunur. Ve

عَصَا [ʹAṡâ] Niçe fereslerin ismidir. Ve cemâʹat-i İslâm’a ıtlâk olunur, niteki zikr olundu. Ve nisvânın başlarını örttükleri örtüye denir. Ve Cežîme el-Ebreş nâm kimsenin kısrağı ismidir, anasının adı عُصَيَّةُ [ʹUṡayyet] idi, سُمَيَّةُ [sumeyyet] vezninde; ve minhu’l-meselu: “إِنَّ الْعَصَا مِنَ الْعُصَيَّةِ” أَيْ بَعْضُ الْأَمْرِ مِنْ بَعْضٍ

Vankulu Lugatı - العصا maddesi

اَلْعَصَا [el-ʹaṡâ] (ʹayn’ın fethi ve elifin kasrıyla) Değnek ki mü΄ennes-i semâʹîdir. Ve bunun elifinde medd câ΄iz değildir, Ferrâ eyitti: Evvel lahn ki ʹIrâḵ’ta peydâ oldu, ﴿هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا﴾ (طه، 18) âyetinde عَصَا kırâ΄at etmeleridir dedi. Ve fi’l-meseli: “اَلْعَصَا مِنَ الْعُصَيَّةِ” أَيْ بَعْضُ الْأَمْرِ مِنْ بَعْضٍ Ve bu Cevherî tefsîridir, lâkin nüsah-ı Ṡıḩâḩ’ta عُصَيَّةٌ [ʹuṡayyet] zamm-ı ʹayn ve feth-i ṡâd’la zabt olunmuştur. Bu takdîrce ʹasâcıktan hâsıl olur maʹnâsın müşʹir olur. اَلْأَمْرُ الْعَظِيمُ مِنَ الشَّيْءِ الْقَلِيلِ maʹnâsına, pes Cevherî tefsîrin mutlak kılmasa enseb olurdu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı