el-ḵavmet ~ اَلْقَوْمَةُ

Kamus-ı Muhit - القومة maddesi

اَلْقَوْمُ [el-ḵavm] (kezâlik نَوْمٌ [nevm] vezninde) ve

اَلْقَوْمَةُ [el-ḵavmet] (نَوْمَةٌ [nevmet] vezninde) ve

اَلْقَامَةُ [el-ḵâmet] (حَالَةٌ [ḩâlet] vezninde) ve

اَلْقِيَامُ [el-ḵiyâm] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde ki aslı قِوَامٌ [ḵivâm] idi) Ayak üzere kalkıp durmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَامَ الرَّجُلُ يَقُومُ قَوْمًا وَقَوْمَةً وَقَامَةً وَقِيَامًا إِذَا انْتَصَبَ Ve bir işe mübâşeret eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَامَتِ الْمَرْأَةُ تَنُوحُ أَيْ طَفِقَتْ Ve bir iş râst ve muʹtedil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَامَ الْأَمْرُ إِذَا اعْتَدَلَ Ve bâ΄ harfiyle قِيَامٌ [ḵiyâm]-ı aʹzâ΄ ki müteʹaddî olur, derd-nâk eylemek maʹnâsına müstaʹmel olur; tekûlu: قَامَ بِي ظَهْرِي أَيْ أَوْجَعَنِي Yaʹnî “Vecaʹından oturamayıp beni kaldırdı.” Sâ΄ir aʹzâda dahi bu resmedir. Ve er ʹavretin me΄ûnet-i lâzimesini görüp cümle-i umûrunda üzerine nâzır ve sâbit ve mütevellî olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَامَ الرَّجُلُ الْمَرْأَةَ وَعَلَيْهَا إِذَا مَانَهَا وَقَامَ بِشَأْنِهَا Ve su donmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَامَ الْمَاءُ إِذَا جَمَدَ Ve dâbbe pek yorgunluktan gidemeyip durmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَامَتِ الدَّابَّةُ إِذَا وَقَفَتْ Ve pazar râyic olmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki pazar durmak ve kızışmak taʹbîr olunur; yukâlu: قَامَتِ السُّوقُ إِذَا نَفَقَتْ Burada mü΄ellif zikr olunan قِيَامٌ [ḵiyâm]-ı zahr misâlini tekrâr eylemiştir. Ve satılık nesne müşterî üzere kıymet-i maʹlûme karâr-dâde olmak maʹnâsına müstaʹmeldir ki filânın üzerinde şu pahaya durdu taʹbîr olunur; yukâlu: قَامَتِ الْأَمَةُ مِائَةَ دِينَارٍ إِذَا بَلَغَتْ قِيمَتُهَا Mü΄ellif burada قِيَامٌ بِشَأْنِ الْمَرْأَةِ maʹnâsını tekrâr eylemiştir.

Vankulu Lugatı - القومة maddesi

اَلْقَوْمَةُ [el-ḵavmet] (ḵâf’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Binâ΄-i merredir, bir kerre durmak maʹnâsına. Ve bir nesneye mübâşeret etmeğe dahi derler; yukâlu: قَامَ بِأَمْرِ كَذَا Ve su donmağa dahi derler; yukâlu: قَامَ الْمَاءُ إِذَا جَمَدَ Ve davar zebûnluğundan durmağa dahi derler; yukâlu: قَامَتِ الدَّابَّةُ إِذَا وَقَفَتْ مِنَ الْكَلَالِ Ve bâzâr kesâd üzere olmağa dahi derler; yukâlu: قَامَتِ السُّوقُ إِذَا كَسَدَتْ كَأَنَّهَا وَقَفَتْ Ve Ferrâ eyitti: قَامَتِ السُّوقُ [ḵâmeti’s-sûḵu] نَفَعَتْ maʹnâsınadır, yaʹnî “Revâc buldu” maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı