el-ḵahḵarâ ~ اَلْقَهْقَرَى

Kamus-ı Muhit - القهقرى maddesi

اَلْقَهْقَرَى [el-ḵahḵarâ] (ḵâf’ların fethi ve elifin kasrıyla) قَهْقَرٌ [ḵahḵar] gibi kaplara dizilmiş taʹâm-ı kesîre denir. ve

قَهْقَرَى [ḵahḵarâ] Enseye dönmek, rücûʹ ilâ-half maʹnâsına. Mü΄ellifin tefsîrine göre meselâ bir semte giderken ʹale’l-fevr enseye dönmek olur ki iz üzere dönmek taʹbîr olunur; tesniyesinde قَهْقَرَانِ [ḵahḵarân] denir yâ’nın hazfiyle. Ve Nihâye’de وَهُوَ الْمَشْيُ إِلَى خَلْفٍ مِنْ غَيْرِ أَنْ يُعِيدَ وَجْهَهُ إِلَى جِهَةِ مَشْيِهِ وَقَدْ قَهْقَرَ وَتَقَهْقَرَ وَالْقَهْقَرَى مَصْدَرٌ وَمِنْهُ قَوْلُهُمْ رَجَعَ الْقَهْقَرَى أَيْ رَجَعَ الرُّجُوعَ الَّذِي يُعْرَفُ بِهَذَا الَإْسِمْ لِأَنَّهُ ضَرْبٌ مِنَ الرُّجُوعِ ʹibâretiyle müfesser olmakla ardın ardın gitmek demek olur. Ve binâ-i nevʹ olur, ona binâ΄en tesniyesinde قَهْقَرَانِ [ḵahḵarân] denir. Mütercim der ki bunda yâ’nın teşdîdiyle ekser-i ʹavâm قَهْقَرِيٌّ derler ki galat-ı fâhiştir.

Vankulu Lugatı - القهقرى maddesi

اَلْقَهْقَرَى [el-ḵaḩḵarâ] (ḵâf’ın fethi ve hâ’nın sükûnu ve ḵâf-ı sânînin fethi ve elifin kasrıyla) Bir cins dönmektir: فَإِذَا قُلْتَ رَجَعْتُ الْقَهْقَرَى فَإِنَّكَ قُلْتَ رَجَعْتُ الرُّجُوعَ الَّذِي يُعْرَفُ بِهَذَا الْإِسْمِ لِأَنَّ الْقَهْقَرَى ضَرْبٌ مِنَ الرُّجُوعِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı