اَلْحَضْرَةُ [el-ḩaḋret] (ḩâ’nın harekât-ı selâsı ve ḋâd’ın sükûnuyla) ve
اَلْحَضَرُ [el-ḩaḋar] (fethateynle) ve
اَلْحَضَرَةُ [el-ḩaḋaret] (hâ’yla) ve
اَلْمَحْضَرُ [el-maḩḋar] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) Bir adamın kurb ve pîş-gâhına denir ki mahall-i huzûr olcaktır; tekûlu: فَعَلْتُهُ بِحَضْرَتِهِ مُثَلَّثَةُ الْحَاءِ وَبِحَضَرِهِ وَبِحَضْرَتِهِ وَمَحْضَرِهِ أَيْ بِقُرْبِهِ وَجَنْبِهِ وَفِنَائِهِ Ashâb-ı tersîlin حَضْرَةُ فُلاَنٍ taʹbîrleri bundandır ki kemâl-i taʹzîm için selâm ve senâyı onun meclisine îsâl ederler.
اَلْمَحْضَرُ [el-maḩḋar] (mîm’in ve ḋâd’ın fethi ile) حُضُورٌ [ḩuḋûr] ve kurb maʹnâsına; yukâlu: كَلَّمْتُهُ بِمَحْضَرِ فُلَانٍ أَيْ بِمَشْهَدٍ مِنْهُ Ve
مَحْضَرٌ [maḩḋar] Sicill maʹnâsına da gelir. Ve suya rücûʹ edecek yere dahi مَحْضَرٌ [maḩḋar] derler. Ve فُلَانٌ حَسَنُ الْمَحْضَرِ deseler gâyib olanı hayrla yâd eder demek olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı