el-mižrevân ~ اَلْمِذْرَوَانِ

Kamus-ı Muhit - المذروان maddesi

اَلْمِذْرَوَانِ [el-mižrevân] (mîm’in kesriyle) Adamın iki kıynağının uçlarına denir. Müfredi yoktur, ʹalâ-kavlin مِذْرَى [mižrâ] müfredidir. Ve

مِذْرَوَانِ الرَّأْسِ [mižrevâni’r-re΄s] Başın iki tarafına ıtlâk olunur. Ve

مِذْرَوَانِ الْقَوْسِ [mižrevâni’l-ḵays] Yayın yukarı ve aşağı başlarından kiriş uçları geçirecek yerlere denir ki iki uçları olacaktır; ve minhu yukâlu: جَاءَ فُلَانٌ يَنْفُضُ مِذْرَوَيْهِ أَيْ بَاغِيًا مُتَهَدِّدًا Yaʹnî “Bagy ve taʹaddî kasdıyla tehdîd eyleyerek geldi.” Ve bu maʹnâ-yı evvelden ve maʹnâ-yı ahîrden muhtemeldir.

Vankulu Lugatı - المذروان maddesi

اَلْمِذْرَوَانِ [el-mižrevân] (mîm’in kesri ve žâl’ın sükûnu ve râ’nın fethiyle) أَلْيَتَيْنِ [elyeteyn]in etrâfı yaʹnî oturak yerinin etrâfı. Nüsah-ı Ṡıḩâḩ’ta أَلْيَتَيْنِ [elyeteyn] tâ’yla vâkiʹ olmuştur, hâlâ ki خُصًى [ḣuṡâ] tefsîrinde أَلْيَانِ [elyân] tâ’sız istiʹmâl olunur, ʹalâ-hilâfi’l-kıyâs demiştir. Ve مِذْرَوَانِ [mižrevân]ın vâhidi yoktur, zîrâ bunun vâhidi مِذْرَى gelse Ebû ʹUbeyd zuʹm ettiği üzere tesniyesinde مِذْرَيَانِ derlerdi, zîrâ âhirinde elif-i maksûre olup dört harfli olan ʹalâ-külli hâl yâ’yla tesniye olunur, مِقْلًى ile مِقْلَيَانِ [miḵleyân] gibi. Ve مِقْلًى [miḵlâ] tavaya derler ki âteş âletlerindendir. Ve

مِذْرَوَانِ [mižrevân] Yayın kiriş değen yerleridir gerek yukarı başında olsun gerek aşağı başında olsun. Ve bunun vâhidi yoktur; minhu kavluhum: “جَاءَ فُلَانٌ يَنْفُضُ مِذْرَوَيْهِ” إِذَا جَاءَ بَاغِيًا يَتَهَدَّدُ Ve نَفْضٌ [nefḋ] fâ’yla ve ḋâd-ı muʹceme ile bir nesneyi tahrîk etmeğe derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı