اَلْمَذْعُ [el-mežʹ] (mîm’in fethi ve žâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلْمَذْعَةُ [el-mežʹat] (hâ’yla) Bir kelâm ve haberin birazını söyleyip birazını ketm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَذَعَ لَهُ مَذْعًا وَمَذْعَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا حَدَّثَهُ بِبَعْضِ الْخَبَرِ وَكَتَمَ بَعْضًا Ve fışkırtarak işemek maʹnâsındandır ki çöğdürerek taʹbîr olunur; yukâlu: مَذَعَ بِبَوْلِهِ إِذَا رَمَى بِهِ Ve and içmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَذَعَ يَمِينًا إِذَا حَلَفَ Ve dağ tepelerinde olan çeşmelerden sular akmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَذَعَتِ الْعُيُونُ فِي شَعَفَاتِ الْجِبَالِ إِذَا سَالَتْ
اَلْمَذْعُ [el-mežʹ] (mîm’in fethi ve žâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) Haberin bir mikdârın söyleyip bir mikdârın ketm etmek; yukâlu: مَذَعَ لِي الْخَبَرَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا حَدَّثَكَ بِبَعْضِهِ وَكَتَمَ الْبَعْضَ Ve bu Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzeredir. Ve
مَذْعٌ [mežʹ] Tebevvül ederken bevlin ırağa akıtmağa dahi derler; yukâlu: مَذَعَ بِبَوْلِهِ إِذَا رَمَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı