اَلنَّظْمُ [en-nażm] (nûn’un fethi ve żâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Dizmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَظَمَ اللُّؤْلُؤَ نَظْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ألَّفَهُ وَجَمَعَهُ فِي سِلْكٍ Ve
نَظْمٌ [nażm] مَنْظُومٌ [manżûm] maʹnâsına gelir ki dizilmiş nesneye denir; yukâlu: لَهُ نَظْمٌ أَيْ مَنْظُومٌ Ve çekirge sürüsüne denir. Ve Cevzâ΄ sûretinde üç kevkebin ismidir. Mütercim der ki kütüb-i hey΄ette نِظَامٌ [Niżâm] ʹunvânıyla mersûm ve saç ayağı şeklinde birbirine mütekârib üç hafî kevkeb ile musavverdir. Ve
نَظْمٌ [Nażm] Bir mevziʹ adıdır. Ve Ülker dedikleri top yıldızlara ıtlâk olunur. Ve Deberân dedikleri kevkebe denir. Ve masdar olur, balık ve keler kısmı cevflerinde أُنْظُومَتَانِ [unżûmetân] peydâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَظَمَتِ السَّمَكَةُ أَوِ الضَّبُّ إِذَا أَتَى بِأُنْظُومَتَانِ
اَلنَّظْمُ [en-nażm] (nûn’un fethi ve żâ’nın sükûnuyla) İnciyi ipliğe dizmek; tekûlu: نَظَمْتُ اللُّؤْلُؤَ إِذَا جَمَعْتَهُ فِي السِّلْكِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı