bedâdi ~ بَدَادِ

Kamus-ı Muhit - بداد maddesi

بَدَادِ [bedâdi] (قَطَامِ [ḵaṯâmi] vezninde) İsm-i fiʹl-i emrdir, cenkte herkes birer birer kırn ve hemtâsıyla uğraş eylesin demektir; yekûlûne يَا قَوْمُ بَدَادِ بَدَادِ أَيْ لِيَأْخُذْ كُلُّ رَجُلٍ قِرْنَهُ

اَلْبِدَادُ [el-bidâd] (bâ’nın kesriyle) Bu dahi hisse ve nasîb maʹnâsınadır. Ve بَدِيدٌ [bedîd] maʹnâsınadır ki eyer ve pâlân altlarına konulan haşve denir ki zikr olundu. İkisine بِدَادَانِ [bidâdân] denir. Ve şol keçe parçasına denir ki davarın yağrı üstüne korlar. Ve

بِدَادٌ [bidâd] Masdar olur, seferde refîki olan adamlar ʹârifâne tarîki üzere her biri birer mikdâr nesne ihrâc edip havâyic ve mühimmâtlarına sarf eylemek maʹnâsınadır ki kumanda taʹbîr olunur, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - بداد maddesi

بَدَادِ [bedâdi] (bâ’nın fethi ve dâl-ı sâniyenin kesri üzere binâsıyla) Birer gelin yâ kavm demektir; yukâlu: فِي الْحَرْبِ يَا قَوْمُ بَدَادِ بَدَادِ أَيْ لِيَأْخُذْ كُلُّ رَجُلٍ قِرْنَهُ Ve قِرْنٌ [ḵirn] ḵâf’ın kesri ve râ’nın sükûnuyla misl ve mukârin maʹnâsınadır. Ve بَدَادِ [bedâdi]nin dâl’ı kesri üzere binâ olundu, zîrâ fiʹl-i emrin ismidir ve fiʹl-i emr hod mebnîdir. Baʹzılar eyitti: Meksûr olduğunun vechi budur ki makâm-ı emrde vâkiʹ olduğu için âhiri sâkin olmakla ictimâʹ-ı sâkineyn lâzım gelmesin diye meksûr olmuştur; ve minhu yukâlu: تَبَادَّ الْقَوْمُ يَتَبَادُّونَ إِذَا أَخَذُوا أَقْرَانَهُمْ ve yukâlu eyzan: لَقُوا بَدَادَهُمْ أَيْ أَعْدَادَهُمْ لِكُلِّ رَجُلٍ رَجُلٌ Ve بَدَادِ [bedâdi] مُتَبَدِّدٌ [mutebeddid] maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: جَاءَتِ الْخَيْلُ بَدَادِ أَيْ مُتَبَدِّدَةً Ve بَدَادِ [bedâdi] dahi kesr üzerine binâ olundu, zîrâ masdardan maʹdûldür ki o بَدَدٌ [beded]dir; ve yukâlu: تَفَرَّقَ الْقَوْمُ بَدَادِ أَيْ مُتَبَدِّدَةً Ve masdardan maʹdûl olduğu için mebnî olduğunun vechi budur ki bunda ʹadl ve te΄nîs ve sıfat cemʹ olmuştur, iki sebeble sarftan menʹ olucak üç sebeble mebnî olmak lâzım gelir, zîrâ menʹ-i sarftan öte binâdan gayrı hâlet yoktur. Ve Cevherî’nin bu kelâmı zâhîr budur ki mezheb-i muhtâr değildir.

اَلْبَدَدُ [el-beded] (fethateynle) ve

اَلْمُبَادَّةُ [el-mubâddet] (mîm’in zammıyla) ve

اَلْبِدَادُ [el-bidâd] (bâ’nın kesriyle) Muʹâraza ile beyʹ edişmek; yukâlu: بَايَعْتُهُ بَدَدًا إِلَى آخِرِهِ Ve

بِدَادٌ [bidâd] Tâkat maʹnâsına gelir. Ve

بِدَادٌ [bidâd] Beygirin ve deve pâlânının iki arkaya gelen cânibleri ki ona eğrim korlar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı