البَدْءُ [el-bed΄] (bâ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir işe başlamak, şürûʹ ve âgâz maʹnâsınadır; yukâlu: بَدَأَ بِالشَّيْءِ بَدْءًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيِ ابْتَدَأَ Ve bir nesneyi sâ΄ir nesnelerden mukaddem işlemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَدَأَ الشَّيْءَ إِذَا فَعَلَهُ اِبْتِدَاءً أَيْ قَدَّمَهُ فِي الْفِعْلِ Ve bir arzdan arz-ı uhrâya çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَدَأَ مِنْ أَرْضِهِ إِذَا خَرَجَ يَعْنِي لأَرْضٍ أُخْرَى Ve yaratmak, halk maʹnâsınadır; yukâlu: بَدَأَ اللهُ الْخَلْقَ أَيْ خَلَقَهُمْ Ve bir işe sâ΄ir kimselerden evvel mübâşeret eylemek maʹnâsına ism ve masdar olur; yukâlu: لَكَ الْبَدْءُ أَيْ لَكَ أَنْ تَبْدَأَ قَبْلَ غَيْرِكَ Ve evvel ve ibtidâ maʹnâsına istiʹmâl olunur ki ondan ibtidâ-yı emr ve evvel vehle ile taʹbîr olunur; ve minhu yukâlu: أَفْعَلْهُ بَدْءًا وَأَفْعَلَهُ أَوَّلَ بَدْءٍ وَبَادِيَ بَدْءٍ وَبَادِيَ بَدِيٍّ İkisinde de bâ’nın fethi ve ikincide بَدِيٌّ [bediyy] غَنِيٌّ [ġaniyy] veznindedir, hemzeleri yâ’ya münkalib olmuştur ve üç terkîb izâfet üzeredir. Ve
بَادِي بَدْأَةَ [bâdî bed΄ete] (yâ’nın sükûnu ve بَدْأَةَ feth üzere mebnîdir: مَعْدِي كَرِبَ kabîlindendir) ve
بَدْأَةَ ذِي بَدْءٍ [bed΄ete žî bed΄] ve
بَدْأَةَ ذِي بَدَاءٍ [bed΄ete žî bedâ΄] (medd ile) ve
بِدْأَةَ ذِي بَدْأَةٍ [bid΄ete žî bed΄et] (evvelde bâ-yı muvahhadenin kesriyledir) ve
بَدْأَةَ ذِي بَدِيءٍ [bed΄ete žî bedî΄] (evvelde bâ’nın fethi ve بَدِيءٌ [bedî΄]فَعِيلٌ [faʹîl] veznindedir) ve
بَدَاءَةَ ذِي بَدِئٍ [bedâ΄ete žî bedî΄] (evvelde سَحَابَةٌ [seḩâbet] veznindedir ve بَدِئٌ [bedi΄] كَتِفٌ [ketif] veznindedir) ve
بِدْأَةَ بَدْءٍ [bid΄ete bed΄] (evvelde bâ’nın kesriyledir) ve
بَدِيءَ بَدْءٍ [bedî΄e bed΄] (evvel أَمِيرٌ [emîr] veznindedir) ve
بَادِئَ بَدِيءٍ [bâdi΄e bedî΄] (evvel hemze iledir) ve
بَدِيءٌ [bedî΄] أَمِيرٌ [emîr] veznindedir) ve
بَادِئَ بَدِئٍ [bâdi΄e bedî΄] (evvel hemze ile ve بَدِئٌ [bedi΄] كَتِفٌ [ketif] veznindedir) ve
بَدِيءَ ذِي بَدِيءٍ [bedî΄e žî bedî΄] (ikisi de أَمِيرٌ [emîr] veznindedir) ve
بَادِئَ بَدْءٍ [bâdi΄e bed΄] (hemze-i meftûha ile) ve
بَدْءٌ [bed΄] مَنْعٌ [menʹ] veznindedir) ve
بَادِئَ بَدَا [bâdi΄e bedâ] (hemze-i meftûha ve بَدَا [bedâ] سَمَا [semâ] veznindedir) ve
بَدَا بَدْءٍ [bedâ bed΄] (evvel سَمَا [semâ] veznindedir) ve
بَدْأَةَ بَدْأَةَ [bed΄ete bed΄ete] (ikisi de حَمْزَةَ [ḩamzet] veznindedir ve feth üzere mebnîlerdir) ve
بَادِي بَدٍ [bâdî bed] (yâ’nın sükûnu ve بَدٍ [bed] شَجٍ [şec] veznindedir) ve
بَادِي بَدَا [bâdî bedâ] (yâ’nın sükûnu ve بَدَا [bedâ] سَمَا [semâ] veznindedir) Bunların mecmûʹu “أَوَّلَ كُلِّ شَيْءٍ” maʹnâsınadır ki “İbtidâ-yı vehlede ben onu işlerim” demektir.
البَدْءُ [el-bed΄] (bâ’nın fethi ve dâl-ı mühmelenin sükûnuyla) Bir nesneye ibtidâ etmek; yukâlu: بَدَأْتُ بِالشَّيْءِ بَدْءًا Ve bir nesneyi mukaddem işlemeğe dahi derler; tekûlu: بَدَأْتُهُ إِذَا فَعَلْتَهُ اِبْتِدَاءً ve tekûlu: فَعَلَ ذَلِكَ عَوْدًا وَبَدْءًا وَفِي عَوْدِهِ وَبَدْئِهِ وَفِي عَوْدَتِهِ وَبَدْأَتِهِ Ve yaratmak maʹnâsına da gelir, خَلْقٌ [ḣalḵ] gibi; yukâlu: بَدَأَ اللهُ الْخَلْقَ إِذَا خَلَقَهُ Ve
بَدْءٌ [bed΄] İbtidâ΄ seyyid olan kimseye de derler, nitekim ikinci seyyid olana ثُنْيَانٌ [šamp;unyân] derler šamp;â’nın zammıyla. Ve
بَدْءٌ [bed΄] Bir nesnenin evveline dahi derler; yukâlu: رَجَعَ عَوْدُهُ عَلَى بَدْئِهِ إِذَا رَجَعَ فِي الطَّرِيقِ الَّذِي جَاءَ مِنْهُ Ve çiçek ve حَصْبَةٌ [ḩaṡbet] çıkarmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı