taḩcîlu’l-miḵrâ ~ تَحْجِيلُ الْمِقْرَى

Kamus-ı Muhit - تحجيل المقرى maddesi

Mütercim der ki Siyer-i Kebîr’de mastûrdur ki zamân-ı Câhiliyye’de feres-i ercel ile teşe΄΄üm ve aḩcel ile tefe΄΄ül ederler idi. Resûl-i ekrem ʹaleyhi’s-salâtu ve’s-selâm mebʹûs olup ʹâdât-ı Câhiliyye’nin kimini nesh ve ibtâl ve kimini ibkâ ve müsâmaha buyurdular. İşbu تَحْجِيلٌ [taḩcîl] husûsunu dahi müsâmaha ve ibkâ edip “خَيْرُ الْخَيْلِ الْأَفْرَجُ الْمُحَجَّلُ” hadîsiyle feres-i muhaccel meymûn ve efdal olduğunu beyân buyurdular. Hâlen beyne’l-ʹArab muʹteberdir. İntehâ. Ve

تَحْجِيلٌ [taḩcîl] Nâkanın memesinde bağdan ʹârız olan beyâza denir. Ve deveye mahsûs bir damga ismidir. Ve göz çukurlanıp içeri batmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَّلَتْ عَيْنُهُ تَحْجِيلًا إِذَا غَارَتْ Ve

تَحْجِيلُ الْمِقْرَى [taḩcîlu’l-miḵrâ] Beyne’l-ʹArab mihmân ziyâfet edecek çanağa atın tahcîli mikdâr sütçeğiz koduktan sonra üzerine su döküp çanağı doldurmaktan ʹibârettir. Ve bunu kurak eyyâmda ederler ki sütün ʹizzet ve kılleti olur; yukâlu: قَرَاهُمْ بِتَحْجِيلِ الْمِقْرَى وَهُوَ أَنْ يُصَبَّ فِيهِ لُبَيْنَةٌ قَلِيلَةٌ قَدْرَ تَحْجِيلِ الْفَرَسِ ثُمَّ يُوَفَّى الْمِقْرَى بِالْمَاءِ Burada مِقْرَى [miḵrâ] kelimesi مِنْبَرٌ [minber] veznindedir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı