ḣayl ~ خَيْلٌ

Kamus-ı Muhit - خيل maddesi

اَلْخَيْلُ [el-ḣayl] (لَيْلٌ [leyl] vezninde) At sürüsüne denir, cemâʹat-i efrâs maʹnâsına. Lafzından müfredi yoktur ki ism-i cemʹ olur. ʹAlâ-kavlin müfredi خَائِلٌ [ḣâ΄il]dir, hod-bînler gibi edâ ve şîve ile yürümeleriyle ıtlâk olundu; cemʹi أَخْيَالٌ [aḣyâl] ve خُيُولٌ [ḣuyûl]dur ve ḣâ’nın kesriyle خِيلٌ [ḣîl] dahi lügattır. Ve

خَيْلٌ [ḣayl] Atlı ʹaskere denir; yukâlu: جَاءَتِ الْخَيْلُ كَالسَّيْلِ أَيِ الْفُرْسَانِ Ve Ḵazvîn kurbünde bir belde adıdır. Ve Zeydu’l-Ḣayl ki şecâʹatinden nâşî tesmiye olunmuştur, dergâh-ı risâlet-penâh-ı Hazret-i Muṡṯafavî ʹaleyhi’s-salâtu ve’s-selâm türâbına vüfûd eyledikte خَيْلٌ [ḣayl] kelimesini خَيْرٌ [ḣayr]a tahvîl ile Zeydu’l-Ḣayr tesmiye buyurdular. خَيْرٌ [ḣayr] dahi خَيْلٌ [ḣayl] maʹnâsına, yaʹnî eser-i hayr olduğundan başka mukaddemâ Kaʹb b. Zuheyr hazretlerinin fereslerini gasb ve ahz eylemek töhmetiyle taraf-ı mûmâileyhten methûm olmağın o töhmet hücnetini izâle kasdına mebnîdir; ve tekûlu’l-ʹArab: فُلَانٌ لَا تُسَايَرُ خَيْلَاهُ أَوْ لَا تُوَاقَفُ أَيْ لَا تُطَاقُ نَمِيمَةً وَكَذِبًا Yaʹnî “Filânla koğuculukta ve yalancılıkta mukâvemet olunup başa çıkılmaz.” Burada fiʹiller mechûl bünyeleriyledir; ve mine’l-emsâli: “اَلْخَيْلُ أَعْلَمُ مِنْ فُرْسَانِهَا” Yaʹnî “Atlar, süvârlarından aʹlemdir.” Bir adamın hâli zann ve gümânın vefkince zuhûr eyledikte darb olunur. Ve

خَيْلٌ [ḣayl] Masdar olur, dâ΄imâ sedef dedikleri nebât ekl eder olmak maʹnâsına; yukâlu: خَالَ الرَّجُلُ يَخَالُ خَيْلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَامَ عَلَى أَكْلِ الْخِيلِ

Vankulu Lugatı - خيل maddesi

اَلْخَيْلُ [el-ḣayl] (ḣâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Atlılar, fürsân maʹnâsına; minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَاَجْلِبْ عَلَيْهِمْ بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ﴾ (الإسراء، 64) أَيْ بِفُرْسَانِكَ وَرَجَّالَتِكَ Ve رَجَّالَةٌ [reccâlet] râ’nın fethi ve cîm’in teşdîdiyle رَاجِلٌ [râcil]in cemʹidir, yayalar maʹnâsına. Ve

خَيْلٌ [ḣayl] Kezâlik atlar maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı