اَلدَّاخِلَةُ [ed-dâḣilet] Bir nesnenin iç yüzüne denir; ve minhu tekûlu: إِغْسِلْ دَاخِلَةَ إِزَارِكَ أَيْ طَرَفَهُ الَّذِي يَلِي الْجَسَدَ Ve fûta kuşanmış adamın sağ tarafına gelen yerine kezâlik دَاخِلَةُ الْإِزَارِ [dâḣiletu’l-izâr] ıtlâk olunur. Ve
دَاخِلَةُ الْأَرْضِ [dâḣiletu’l-arḋ] Kuytu yerlerinden ʹibârettir, dağ dipleri gibi; cemʹi دَوَاخِلُ [devâḣil]dir; tekûlu: بِتْنَا فِي دَوَاخِلِ الْأَرْضِ مِنَ الْمَطَرِ أَيْ خُمُرِهَا وَغوَامِضِهَا Ve
دَاخِلَةُ الرَّجُلِ [dâḣiletu’r-recul] Bir adamın iç yüzüne ve zamîr ve derûnuna ıtlâk olunur, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلدَّاخِلَةُ [ed-dâḣilet] (ḣâ’nın kesriyle) Bir nesnenin iç yüzü; yukâlu: دَاخِلَةُ الْإِزَارِ أَحَدُ طَرَفَيْهِ الَّذِي يَلِي الْجَسَدَ Ve
دَاخِلَةُ الرَّجُلِ [dâḣiletu’r-recul] Bir kimsenin sırrına derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı