dâ΄iret ~ دَائِرَةٌ

Kamus-ı Muhit - دائرة maddesi

اَلدَّائِرَةُ [ed-dâ΄iret] Bu dahi bir şey΄i çepçevre ihâtâ eden nesneye denir. Cemʹi دَوَائِرُ [devâ΄ir] gelir; yukâlu: دَارَتْ بِهِ الدَّوَائِرُ Şârih der ki fi’l-asl ism-i fâʹildir, âhirindeki tâ΄ vasfiyyeden ismiyyete nakl için ilhâk olunmuştur. Ve

دَائِرَةٌ [dâ΄iret] Halkaya ıtlâk olunur; yukâlu: رَأَيْتُهُ قَاعِدًا فِي وَسَطِ الدَّائِرَةِ أَيِ الْحَلْقَةِ Ve insânın başındaki perçeminin ve saçının bir bölüğü üzere olan değirmi saça ıtlâk olunur; o gûne mahbûblara tabla-perçem taʹbîr olunur. ʹAlâ-kavlin saçının bittiği yere ıtlâk olunur ki küçük tabla tarzında olur. Ve

دَائِرَةٌ [dâ΄iret] Hezîmet maʹnâsına müstaʹmeldir, beliyye-i muhîta gibi dâ΄ir olduğu için; yukâlu: أَصَابَتْهُمُ الدَّائِرَةُ أَيِ الْهَزِيمَةُ Ve insânın burnu altında yaʹnî üst dudağının ortasında olan değirmi yive ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - دائرة maddesi

اَلدَّوَائِرُ [ed-devâ΄ir] Cemʹi; yukâlu: فِي الْفَرَسِ ثَمَانِيَ عَشَرَ دَائِرَةً Ve

دَائِرَةٌ [dâ΄iret] ʹAsker sınmağa derler, hezîmet maʹnâsına. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ﴾ (التوبة 98، الفتح 6)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı