ʹadl ~ عَدْلٌ

Kamus-ı Muhit - عدل maddesi

Ve عَدْلٌ [ʹadl] iki nevʹdir: biri ʹadl-i mutlaktır ki ʹakl onun hüsnünü muktezî olup ve ezmineden bir zamânda nesh ve tebdîli kâbil ve vechen mine’l-vücûh cevr ve iʹtidâ ile muttasıf olmaya, muhsine ihsânı mukâbilinde ihsân ve bir adamdan renc ve ezâyı defʹ eden kimse üzerinden renc ve ezâyı defʹ eylemek gibi. Ve nevʹ-i âheri şol ʹadldir ki ʹadâleti şerʹle maʹlûm olup baʹzı ezminede neshi mümkin ola, kısâs ve erş-i cinâyât ve ahz-i mâl-ı mürtedd gibi. İntehâ. Ve

عَدْلٌ [ʹadl] ve

مَعْدَلَةٌ [maʹdelet] ve

عَدَالَةٌ [ʹadâlet] İsm olur, Fârisîde ondan dâd ile taʹbîr olunur; yukâlu: هُوَ أَهْلُ الْعَدْلِ وَالْمَعْدَلَةِ وَالْعَدَالَةِ أَيْ ضِدُّ الْجَوْرِ وَمَا قَامَ فِي النُّفُوسِ إِنَّهُ مُسْتَقِيمٌ Mü΄ellifin وَمَا قَامَ kavli ضِدُّ الْجَوْرِ mefhûmunu tefsîrdir. Ve sevk-i taʹrîfi ʹâdeti üzere müsâmahadır. Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Bir nesneyi bir nesne ile berâberleştirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَهُ عَدْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَازَنَهُ Bunda maʹnâ-yı lâzım dahi müstaʹmeldir. Ve mihaffede bir adama denk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَهُ فِي الْمَحْمِلِ إِذَا رَكِبَ مَعَهُ Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Misl ve nazîr maʹnâsınadır; cemʹi أَعْدَالٌ [aʹdâl]dir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve ölçeğe ıtlâk olunur, lâkin عَادِلٌ [ʹâdil] olması muʹteberdir; yukâlu: أَعْطَاهُ بِالْعَدْلِ أَيْ بِالْكَيْلِ Ve bir nesne mukâbilinde olan cezâ ve ʹivaz maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هَذَا عَدْلُ ذَاكَ أَيْ جَزَاؤُهُ Ve farîza ve nâfile maʹnâlarına gelir. Ve fidye maʹnâsına müstaʹmeldir, nefsine muʹâdil olduğuna mebnî, niteki fâ΄ bâbında “ص،ر،ف” faslında işbu: “مَنِ انْتَمَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ لَا يَقْبَلُ اللهُ مِنْهُ صَرْفًا وَلَا عَدْلًا” hadîsinde sebk eyledi ki farîza ile ve nâfile ile ve fidye ile tefsîr eylediler. Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Berâberliğe denir; yukâlu: قَسَّمُوا بَيْنَهُمْ عَلَى الْعَدْلِ أَيْ عَلَى السَّوِيَّةِ Ve doğruluk, istikâmet maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ عَدْلٌ أَيِ اسْتِقَامَةٌ Ve

عَدْلٌ [ʹAdl] Bir kimsenin ismidir ki “وُضِعَ عَلَى يَدَيْ عَدْلٍ” meselinin menşe΄idir. Mezbûr Tubbaʹ nâm melik-i Yemen’in cellâdı olmakla katli murâd-ı katʹî olan kimseler ona teslîm olunur idi ki min-baʹd halâsı nâ-mümkin olur idi. Baʹdehu mutlakan nevmîd ve me΄yûs olunan nesne hakkında “وُضِعَ عَلَى يَدَيْ عَدْلٍ” meselini îrâd eylediler. Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Bir nesneyi doğrultmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَ السَّهْمَ عَدْلًا إِذَا أَقَامَهُ Ve

عَدْلٌ [ʹadl] عُدُولٌ [ʹudûl] maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru. Ve yol bir semte dönmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَ الطَّرِيقُ إِذَا مَالَ Ve buğur deve dişiye aşmağı ferâgat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَ الْفَحْلُ إِذَا تَرَكَ الضِّرَابَ Ve buğuru dişiye aşmaktan ayırıp bertaraf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَ الْجَمَّالُ الْفَحْلَ إِذَا نَحَّاهُ يَعْنِي عَنِ الضِّرَابِ Ve iki adamın beynini tesviye eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَلَ فُلَانًا بِفُلَانٍ إِذَا سَوَّى بَيْنَهُمَا

Vankulu Lugatı - عدل maddesi

اَلْعُدُولُ [el-ʹudûl] (zammeteynle) Cemʹi; yukâlu: قَوْمٌ عَدْلٌ وَعُدُولٌ Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Misl maʹnâsına da gelir, nitekim gelir inşâallâhu taʹâlâ. Ve

عُدُولٌ [ʹudûl] Yoldan sapmağa dahi derler; yukâlu: عَدَلَ عَنِ الطَّرِيقِ إِذَا حَارَ Ve erkek dişi ile cemʹ olmağı terk etmeğe dahi derler; yukâlu: عَدَلَ الْفَحْلُ عَنِ الْإِبِلِ إِذَا تَرَكَ الضِّرَابَ Ve

عَدْلٌ [ʹadl] İki kimsenin beynin berâber kılmağa dahi derler; yukâlu: عَدَلْتُ فُلَانًا بِفُلَانٍ إِذَا سَوَّيْتَ بَيْنَهُمَا Ve

عَدْلٌ [ʹadl] Fidye maʹnâsına dahi gelir; minhu kavluhu: لَا يُقْبَلُ مِنْهَا صَرْفٌ وَلَا عَدْلٌ فَالصَّرْفُ التَّوْبَةُ وَالْعَدْلُ اَلْفِدْيَةُ Ve minhu kavluhu taʹâlâ ﴿وَإِنْ تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ﴾ (الأنعام، 70) أَيْ تَفْدِ كُلَّ فِدَاءٍ Ve kavluhu ﴿أَوْ عَدْلُ ذَلِكَ صِيَامًا﴾ (المائدة، 95) اَيْ فِدَاءُ ذَلِكَ Ve ammâ ʹArabların وُضِعَ فُلَانٌ عَلَى يَدَيْ عَدْلٍ dedikleri İbnu’s-Sikkît eyitti: عَدْلٌ [ʹadl] bu kelâmda ʹAdl b. Cez΄dir, Saʹdu’l-ʹAşîre kabîlesinden ki mezbûr Tubbaʹ’ın subaşısı idi ki Tubbaʹ bir kimseyi katl murâd edinse mezbûra verirdi. Pes halk mahbûs-ı mezbûrdan ye΄s etmek mahallinde وُضِعَ فُلَانٌ عَلَى يَدَيْ عَدْلٍ derlerdi. Binâ΄enʹalâ-zâlik bu kelâm beynlerinde mesel olup her ye΄s olunan nesnede darb olunur oldu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı