اَلْعَرْشُ [el-ʹarş] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Taht-ı mülûk ve sakf-ı beyte dahi derler. عَرْشُ الْبَيْتِ derler; ve kavluhum ثُلَّ عَرْشُهُ أَيْ وَهَى أَمْرُهُ وَذَهَبَ عِزُّهُ Ve
عَرْشٌ [ʹarş] Gölgelik ettikleri nesneye de derler. Ve
عَرْشُ الْقَدَمِ [ʹarşu’l-ḵadem] Ayakta parmaklar olduğu cânibde olan yumruca yerdir, zahr-ı kadem maʹnâsına. Ve
عَرْشُ السِّمَاكِ [ʹarşu’s-simâk] Ufak yıldızlardır ki عَوَّادٌ [ʹAvvâd] dedikleri yıldızın altındadır. Ve ona esed kuyruğudur derler. Ve
عَرْشُ الْبِئْرِ [ʹarşu’l-bi΄r] Şol ağaçlara derler ki kuyunun içi adam boyu kadar taşla yapıldıktan sonra o ağaçlarla yaparlar. Ve
عَرْشٌ [ʹarş] Ağaçtan yapı yapmağa dahi derler; yukâlu: عَرَشَ يَعْرُشُ عَرْشًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı