ʹurḋat ~ عُرْضَةٌ

Vankulu Lugatı - عرضة maddesi

اَلْعُرْضَةُ [el-ʹurḋat] (ʹayn’ın zammı ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneye kavî olup mukâvemet etmek; yukâlu: فُلَانَةٌ عُرْضَةٌ لِلزَّوْجِ وَفُلَانٌ عُرْضَةُ ذَاكَ أَوْ عُرْضَةٌ لِذَاكَ أَيْ مُقْرِنٌ لَهُ قَوِيٌّ عَلَيْهِ Ve مُقْرِنٌ [muḵrin] mîm’in zammı ve ḵâf’ın sükûnu ve râ’nın kesriyle gâlib ve zâbit olan kimse; yukâlu: نَاقَةٌ عُرْضَةٌ لِلْحِجَارَةِ أَيْ قَوِيَّةٌ عَلَيْهَا Ve

عُرْضَةٌ [ʹurḋat] Himmet maʹnâsına da gelir; yukâlu: هُمْ جُيُوشٌ عُرْضَتُهُمْ اللِّقَاءُ Ve

عُرْضَةٌ [ʹurḋat] Maṯʹan maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: فُلَانٌ عُرْضَةٌ لِلنَّاسَ لَا يَزَالُونَ يَقَعُونَ فِيهِ Ve bir nesneyi bir husûsa taʹyîn etmeğe de derler; yukâlu: جَعَلْتُ فُلَانًا عُرْضَةً لِكَذَا أَيْ نَصَبْتُهُ لَهُ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَلَا تَجْعَلُوا للهَ عُرْضَةً لِأَيْمَانِكُمْ﴾ (البقرة 224) أَيْ نَصْبًا Ve bir kimse bir kimse cânibinden bir nesneyi etmeğe dahi derler; yukâlu: هُوَ لَهُ دُونَهُ عُرْضَةً إِذَا كَانَ يَتَعَرَّضُ لَهُ دُونَهُ Ve

عُرْضَةٌ [ʹurḋat] Güreş oyununda bir fenne dahi derler; yukâlu: لِفُلَانٍ عُرْضَةٌ يَصْرَعُ بِهَا النَّاسَ وَهُوَ ضَرْبٌ مِنَ الْحِيلَةِ فِي الْمُصَارَعَةِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı