اَلْعَرَنُ [el-ʹaren] (fethateynle) Etin ele bulaşmış zefîrine denir. Ve kavun ve karpuz râyihasına denir. Burada baʹzı nüshada طِبِّيخٌ ʹunvânında mersûmdur ki سِكِّينٌ [sikkîn] veznindedir, بِطِّيخٌ [biṯṯîḣ] maʹnâsınadır. Ve baʹzda أَمِيرٌ [emîr] vezninde mazbûttur ki مُنَصَّفٌ [munaṡṡaf]tan bir nevʹdir ve kirece ve alçıya da denir, pes bunların râyihâsına ıtlâk olunur. Ve عِرْنٌ [ʹirn] ʹayn’ın kesriyle bu maʹnâyadır. Ve
عَرَنٌ [ʹaren] Tütüne denir, دُخَانٌ [duḣân] maʹnâsına. Ve bir şecer adıdır ki yaprağıyla deri dibâgat olunur. Ve pişmiş ete denir.
اَلْعَرَنُ [el-ʹaren] (fethateynle) Şol marazdır ki davarın bileğinden yukarı art cânibinde vâkiʹ olup cirâhatler ve yarıklar olur; yukâlu: عَرِنَتْ رِجْلُ الدَّابَّةِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve
عَرَنٌ [ʹaren] Devenin boynuna ʹârız olur bir marazdır ki onu kaşımadan hâlî olmaz ve gâh olur bir ağacın dibine çöküp muttasıl o ağaçla kaşınır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı